Sözleşmenin feshi için dava açmaya veya mahkemeden hüküm almaya gerek yoktur. 4735 sayılı Kanunda düzenleme varken Borçlar Yasası hükümlerine bakılmaz.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, eserin sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edilmemesi sebebiyle eser sahibi davalı tarafından ceza uygulanamayacağının tesbiti isteminden kaynaklanmıştır. BK.'nun 158/2. maddesinde; eserin kabulü sırasında ceza hakkından açıkca feragat edilmiş olması veya kayıt dermeyan edilmeksizin edanın kabul edilmiş olması hallerinde ceza isteme hakkının düşeceği hususu düzenlenmiştir. Mahkemece de yasal bu düzenleme gereğince ceza istenemeyeceği kabul edilmiştir. Ne var ki yanlar arasında imzalanan sözleşmenin 33. maddesinde "feragat eden tarafın yetkilileri tarafından imzalanmış yazılı bir feragatname diğer tarafa verilmedikçe taraflardan hiçbiri sözleşmede yer alan herhangi bir hakkından feragat etmiş sayılmayacaktır. Taraflardan birinin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinden herhangi birini yerine getirmekten ihmali veya gecikmesi, zımni kabul anlamına gelmeyecektir." hükmüne yer verilmiştir. Sözleşmenin bu hükmüyle eserin sarih veya zımni kabulü halinde ceza hakkının düşmeyeceği, sözleşmeden doğan hakların taraflardan birisinin yetkililerince imzalanacak ve diğer tarafa verilecek bir feragatname ile düşeceği kabul edilmiştir. Bu nedenle, mahkemenin kabulünün aksine, eserin teslimi ile ceza hakkının düştüğü sonucuna varılamaz.
İşin gecikmesinde yüklenicinin kusuru araştırılmalı ve kusur durumuna göre gecikme cezasına hükmedilmelidir. Ödemelerin yapıldığı ispatı idareye aittir.
Feshedilen sözleşmelerde talep edilecek gecikme tazminatı tutarı ihtar süresi ile sınırlı mıdır, gecikilen günlerin tamamı için ceza talep edilebilir mi?
Davacı, taraflar arasında akdedilen yap-işlet-devret sözleşmesinin sona ermesine rağmen davalı yüklenici tarafından eksik teslim edilen eşya bedelleri ile yapılmayan imalat bedellerinin tahsili talebinde bulunmuştur. Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Eser sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, eksik işler bedeli teslim sırasında ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olsa bile zamanaşımı süresi içerisinde her zaman istenebilir. Açıklanan nedenlerle, taraf delilleri toplanarak eksik işlerin bulunup bulunmadığı araştırılarak sonuca göre karar verilmelidir.
Doğrudan temin yöntemine göre yapılan alımlarda, taraflar arasında ayrıca yazılı sözleşme yapılmamış olsa dahi, Borçlar Yasası'nın 355. maddesine uygun akti ilişki kapsamında konunun ele alınması gerekir.
Diş tedavisinde, hasta ile doktoru arasındaki hukukî ilişki vekâlet sözleşmesi; diş protezinde ise eser sözleşmesidir.Diş tedavisinde, doktorun yükümlülüğü, tıp dünyasında kabul edilen yöntemi uygulayarak, hastasını tedavi etmektir. Dolayısıyla, vekâlet sözleşmesinde, sonucun taahhüdü yoktur. Başka bir anlatımla tüm tedaviye rağmen hasta iyileşmese dahi, doktor yükümlülüğünü yerine getirmiş olur ve ücrete hak kazanır.Oysa, eser sözleşmesinde, doktor ( yüklenici ) belli bir sonucu ( eser ) taahhüt etmektedir. Hastanın kullanabileceği amaca uygun bir protez gerçekleşirse yüklenici sayılan doktor, borcunu ifa etmiş sayılır ve ücrete hak kazanır. Protez işinin yapımına engel bir durum varsa öncelikle doktorun bu durumu hastasına bildirmesi ve hastanın kabulü hâlinde de önce diş eti tedavisi yapması gerekir. Doktor, ancak bu bildirimden sonra sorumluluktan kurtulur.
Dava, maddi tazminatın tahsili istemiyle açılmıştır. Yanlar arasında kısa kollu çocuk tişörtlerinin fason üretiminin davalı şirket tarafından yapılması hususunda "sözlü sözleşme" yapıldığı çekişmesizdir. Davacı iş sahibi; davalı şirket ise yüklenicidir. Ayıplı olduğu ileri sürülen ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmamış ve ürünlerin satılmış olması sebebiyle de, inceleme yaptırılması da olanaksız olmuştur. Davanın tümden reddi gerekir.
Şartları yerine getirilmemiş ihalenin yok sayılması gerekir ve sonuçları ortaya çıkmaz.
Sözleşmenin feshi için dava açmaya veya mahkemeden hüküm almaya gerek yoktur. 4735 sayılı Kanunda düzenleme varken Borçlar Yasası hükümlerine bakılmaz.
Sözleşmelerde yazan ceza bedeli ifaya ekli ceza şart mahiyetindedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, eserin sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edilmemesi sebebiyle eser sahibi davalı tarafından ceza uygulanamayacağının tesbiti isteminden kaynaklanmıştır. BK.'nun 158/2. maddesinde; eserin kabulü sırasında ceza hakkından açıkca feragat edilmiş olması veya kayıt dermeyan edilmeksizin edanın kabul edilmiş olması hallerinde ceza isteme hakkının düşeceği hususu düzenlenmiştir. Mahkemece de yasal bu düzenleme gereğince ceza istenemeyeceği kabul edilmiştir. Ne var ki yanlar arasında imzalanan sözleşmenin 33. maddesinde "feragat eden tarafın yetkilileri tarafından imzalanmış yazılı bir feragatname diğer tarafa verilmedikçe taraflardan hiçbiri sözleşmede yer alan herhangi bir hakkından feragat etmiş sayılmayacaktır. Taraflardan birinin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinden herhangi birini yerine getirmekten ihmali veya gecikmesi, zımni kabul anlamına gelmeyecektir." hükmüne yer verilmiştir. Sözleşmenin bu hükmüyle eserin sarih veya zımni kabulü halinde ceza hakkının düşmeyeceği, sözleşmeden doğan hakların taraflardan birisinin yetkililerince imzalanacak ve diğer tarafa verilecek bir feragatname ile düşeceği kabul edilmiştir. Bu nedenle, mahkemenin kabulünün aksine, eserin teslimi ile ceza hakkının düştüğü sonucuna varılamaz.
İşin gecikmesinde yüklenicinin kusuru araştırılmalı ve kusur durumuna göre gecikme cezasına hükmedilmelidir. Ödemelerin yapıldığı ispatı idareye aittir.
Yüklenicinin eser bedelini isteyebilmesi için eseri fen ve amaca uygun meydana getirmesi ve imal ettiği bu eseri iş sahibine teslim etmesi gerekir.
Feshedilen sözleşmelerde talep edilecek gecikme tazminatı tutarı ihtar süresi ile sınırlı mıdır, gecikilen günlerin tamamı için ceza talep edilebilir mi?
Davacı, taraflar arasında akdedilen yap-işlet-devret sözleşmesinin sona ermesine rağmen davalı yüklenici tarafından eksik teslim edilen eşya bedelleri ile yapılmayan imalat bedellerinin tahsili talebinde bulunmuştur. Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Eser sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, eksik işler bedeli teslim sırasında ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olsa bile zamanaşımı süresi içerisinde her zaman istenebilir. Açıklanan nedenlerle, taraf delilleri toplanarak eksik işlerin bulunup bulunmadığı araştırılarak sonuca göre karar verilmelidir.
Doğrudan temin yöntemine göre yapılan alımlarda alım yapılan firmaların mahiyeti ve alım fiyatı önemlidir.
Doğrudan temin yöntemine göre yapılan alımlarda, taraflar arasında ayrıca yazılı sözleşme yapılmamış olsa dahi, Borçlar Yasası'nın 355. maddesine uygun akti ilişki kapsamında konunun ele alınması gerekir.
Diş tedavisinde, hasta ile doktoru arasındaki hukukî ilişki vekâlet sözleşmesi; diş protezinde ise eser sözleşmesidir.Diş tedavisinde, doktorun yükümlülüğü, tıp dünyasında kabul edilen yöntemi uygulayarak, hastasını tedavi etmektir. Dolayısıyla, vekâlet sözleşmesinde, sonucun taahhüdü yoktur. Başka bir anlatımla tüm tedaviye rağmen hasta iyileşmese dahi, doktor yükümlülüğünü yerine getirmiş olur ve ücrete hak kazanır.Oysa, eser sözleşmesinde, doktor ( yüklenici ) belli bir sonucu ( eser ) taahhüt etmektedir. Hastanın kullanabileceği amaca uygun bir protez gerçekleşirse yüklenici sayılan doktor, borcunu ifa etmiş sayılır ve ücrete hak kazanır. Protez işinin yapımına engel bir durum varsa öncelikle doktorun bu durumu hastasına bildirmesi ve hastanın kabulü hâlinde de önce diş eti tedavisi yapması gerekir. Doktor, ancak bu bildirimden sonra sorumluluktan kurtulur.
Dava, maddi tazminatın tahsili istemiyle açılmıştır. Yanlar arasında kısa kollu çocuk tişörtlerinin fason üretiminin davalı şirket tarafından yapılması hususunda "sözlü sözleşme" yapıldığı çekişmesizdir. Davacı iş sahibi; davalı şirket ise yüklenicidir. Ayıplı olduğu ileri sürülen ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmamış ve ürünlerin satılmış olması sebebiyle de, inceleme yaptırılması da olanaksız olmuştur. Davanın tümden reddi gerekir.