İşin süresinde tamamlanamaması halinde fesihte, o tarihe kadar yapılan işin bedelleri yükleniciye ödenir iş sahibi de karşılaştığı zararları talep eder. Fesih ileriye yöneliktir.
Kural olarak borçlunun direnimi için, borcun muaccel olması yeterli değildir. Borcun muaccel olmasına karşın sözleşmede borcun yerine getirileceği gün belli değilse ayrıca alacaklının ihtarı gerekir. Sözleşme hükümlerine göre borcun yerine getirileceği gün kesin olarak belirlenmiş ya da saptanan bir sürede yerine getirilmesi kararlaştırılmışsa ihtara gerek olmadan direnim durumu gerçekleşir.
Yetkili makamlar tarafından sözleşmenin sonlandırılmasına yönelik verilen kararlar üzerine; sözleşmenin fesih değil tasfiye edilmesi gerektiğine, tasfiye kesin hakediş raporu çıkartılması gerektiğine, diğer firmayla kendi teklif bedeli üzerinden sözleşme imzalanması gerektiğine ve sözleşme bedelinin kesin metrajlar hesap edildikten sonra ikinci firmaya kalan değerler üzerinden hesap edilmesi gerektiğine, bu kararın uygulanmasından dolayı fazla bedel ödenmesinin kamu zararı olarak kabul edilmemesi gerektiğine, ilave olarak, aynı yılın beyanında gözükeceğinden dolay tasfiye hallerinde % 3 gelir vergisi tevkifatı kesilmemesi gerektiğine karar verilmiştir.
Fesih ve tasfiye hallerinde; kesin hesap yapılan ve yapılmayan imalatların toplamının bulunup, yapılan imalat oranının götürü bedel tutarı ile çarpılması neticesinde bulunur.
Sözleşmenin feshi için dava açmaya veya mahkemeden hüküm almaya gerek yoktur. 4735 sayılı Kanunda düzenleme varken Borçlar Yasası hükümlerine bakılmaz.
Sözleşmenin feshi halinde gecikme cezası veya eksik ve kusur adı altında bir bedel talep edilemez.
İşin süresinde tamamlanamaması halinde fesihte, o tarihe kadar yapılan işin bedelleri yükleniciye ödenir iş sahibi de karşılaştığı zararları talep eder. Fesih ileriye yöneliktir.
Sözleşmenin feshi ileriye yönelik sonuç doğurur.
Sözleşmenin feshinde aksine düzenleme bulunmadıkça sadece menfi zarar talep edilebilir.
Derhal fesih hakkının kullanılması süre verilmesine ve karşı tarafın temerrüde düşürülmesine bağlıdır.
İfa imkansızlığı sözleşme konusunu herkes için objektif imkansız hale getirir ve sözleşme butlanla batıldır.
İfa imkansızlığı sebebiyle sözleşme hükümleri yerine getirilemiyorsa, sözleşme hükümlerine göre hüküm verilmesi doğru olmaz.
Kural olarak borçlunun direnimi için, borcun muaccel olması yeterli değildir. Borcun muaccel olmasına karşın sözleşmede borcun yerine getirileceği gün belli değilse ayrıca alacaklının ihtarı gerekir. Sözleşme hükümlerine göre borcun yerine getirileceği gün kesin olarak belirlenmiş ya da saptanan bir sürede yerine getirilmesi kararlaştırılmışsa ihtara gerek olmadan direnim durumu gerçekleşir.
Yetkili makamlar tarafından sözleşmenin sonlandırılmasına yönelik verilen kararlar üzerine; sözleşmenin fesih değil tasfiye edilmesi gerektiğine, tasfiye kesin hakediş raporu çıkartılması gerektiğine, diğer firmayla kendi teklif bedeli üzerinden sözleşme imzalanması gerektiğine ve sözleşme bedelinin kesin metrajlar hesap edildikten sonra ikinci firmaya kalan değerler üzerinden hesap edilmesi gerektiğine, bu kararın uygulanmasından dolayı fazla bedel ödenmesinin kamu zararı olarak kabul edilmemesi gerektiğine, ilave olarak, aynı yılın beyanında gözükeceğinden dolay tasfiye hallerinde % 3 gelir vergisi tevkifatı kesilmemesi gerektiğine karar verilmiştir.
Fesih ve tasfiye hallerinde; kesin hesap yapılan ve yapılmayan imalatların toplamının bulunup, yapılan imalat oranının götürü bedel tutarı ile çarpılması neticesinde bulunur.
Sözleşmenin feshi için dava açmaya veya mahkemeden hüküm almaya gerek yoktur. 4735 sayılı Kanunda düzenleme varken Borçlar Yasası hükümlerine bakılmaz.