Yüklenicinin hakedişlere usulüne göre itirazı olmadığı müddetçe hakkını kaybetmiş olarak kabul edilir. İdare eksik iş bedelini kesebelir, yüklenicinin hakedişlere itirazı ve bunun şekli delil sözleşmesi hükmündedir.
İhale komisyonu kurulmamış, şartname ile ihale onay belgesinde ihale usulleri farklı belirlenmiş, teklif mektupları da yönteme uygun değil, tüm bu gerekçeler görevi kötüye kullanmayı ilgilendirebilir, zararın araştırılması gerekir.
Ceza bedeli veya oranı çok yüksekse, bu oran butlandır, yok hükmündedir ve iptal edilmesi gerekir. Etik yönden toplumu rahatsız eden cezalar kabul edilemez.
İhale ile iş alanların yatırmış oldukları teminat, prim borcunun bulunmadığına dair Kurumdan bilgi gelmedikçe iade edilemez. Prim borçlusu olan Limited Şirket, davacıdaki alacağını temlik etmiş olsa bile davacı, Kuruma karşı sorumluluktan kurtulamaz.
5237 sayılı TCK.nun 235/2-d maddesindeki suçun oluşması için ihaleye katılmak isteyen veya katılan kişilerin ihale şartlarını ve özellikle fiyatı etkilemek için aralarında açık veya gizli anlaşmaya vardıklarının kesin olarak saptanması gerektiği, ihale zarfının başka bir firma tarafından verilmiş olmasının, doküman almadığı halde ihaleye katılmanın, bir firmanın ihale dosyasının başka bir firmadan çıkmasının kesin ve net olmadığı müddetçe ihaleye fesat karıştırma suçunu oluşturmayacağı.
İhaleye fesat ve rüşvet suçları için detaylı araştırma yapılmadan beraat kararı verilmesi isabetsizdir. Bu noktada iletişim kayıtları delildir ve iletişim kayıtları ile şirketin kamu görevlisi ihtiyaç kredisini ödemeleri arasında bağlantı olup olmadığının araştırılması ve fesat izlenimi verecek araştırmaların yapılması gerekir.
Edimin ifasına fesat karıştırma suçu; özgü suç niteliğinde olan ve TCK'nın 236/2-d maddesi uyarınca ihale sürecinde görev alan kamu görevlisi tarafından işlenebilen bir suç olup, iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri dikkate alınmalıdır.
Feshedilen sözleşmelerde ifaya ekli cezai şart talep edilemez; ancak, ceza talep edilebilir. İhtar süresi beklenilmek şartıyla, ihtar süresi kadar ceza talep edilebilir. Feshedilen sözleşmelerde ceza ihtar süresi ile sınırlıdır.
4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 11. maddesinde geçici teminatın irat kaydedilebilmesi için ihaleye teklif veren kişinin ihalelere girmekten men edildiğine ilişkin karar verilmiş olması gerektiği açıklanmıştır. Bu durumda sadece iddianamenin düzenlenmiş olması kanunda tanımlanan yasaklanmış olma koşulunu sağlayamayacağından davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru olmamış hükümün bozulması gerekmiştir.
Kural olarak borçlunun direnimi için, borcun muaccel olması yeterli değildir. Borcun muaccel olmasına karşın sözleşmede borcun yerine getirileceği gün belli değilse ayrıca alacaklının ihtarı gerekir. Sözleşme hükümlerine göre borcun yerine getirileceği gün kesin olarak belirlenmiş ya da saptanan bir sürede yerine getirilmesi kararlaştırılmışsa ihtara gerek olmadan direnim durumu gerçekleşir.
İhale ve mal teslim işlemlerinin gecikmesi hizmetin aksamasına, gecikmesine ve dolayısıyla kamunun bundan zarar görmesine neden olur. Bu yüzden bu tür sözleşmelerdeki ceza koşulu nitelendirilirken, idarelerin açıklanan özelliği gözden uzak tutulmamalıdır. İhtar süresi beklenilmişse ceza talebi mümkündür.
Açık ayıpların muayene kabulde teslim alınırken itirazda bulunulmadan teslim işlemlerinin yapılması halinde yüklenici sorumluluktan kurtulur.
Yüklenicinin hakedişlere usulüne göre itirazı olmadığı müddetçe hakkını kaybetmiş olarak kabul edilir. İdare eksik iş bedelini kesebelir, yüklenicinin hakedişlere itirazı ve bunun şekli delil sözleşmesi hükmündedir.
İhale komisyonu kurulmamış, şartname ile ihale onay belgesinde ihale usulleri farklı belirlenmiş, teklif mektupları da yönteme uygun değil, tüm bu gerekçeler görevi kötüye kullanmayı ilgilendirebilir, zararın araştırılması gerekir.
Ceza bedeli veya oranı çok yüksekse, bu oran butlandır, yok hükmündedir ve iptal edilmesi gerekir. Etik yönden toplumu rahatsız eden cezalar kabul edilemez.
İhale ile iş alanların yatırmış oldukları teminat, prim borcunun bulunmadığına dair Kurumdan bilgi gelmedikçe iade edilemez. Prim borçlusu olan Limited Şirket, davacıdaki alacağını temlik etmiş olsa bile davacı, Kuruma karşı sorumluluktan kurtulamaz.
5237 sayılı TCK.nun 235/2-d maddesindeki suçun oluşması için ihaleye katılmak isteyen veya katılan kişilerin ihale şartlarını ve özellikle fiyatı etkilemek için aralarında açık veya gizli anlaşmaya vardıklarının kesin olarak saptanması gerektiği, ihale zarfının başka bir firma tarafından verilmiş olmasının, doküman almadığı halde ihaleye katılmanın, bir firmanın ihale dosyasının başka bir firmadan çıkmasının kesin ve net olmadığı müddetçe ihaleye fesat karıştırma suçunu oluşturmayacağı.
İhaleye fesat ve rüşvet suçları için detaylı araştırma yapılmadan beraat kararı verilmesi isabetsizdir. Bu noktada iletişim kayıtları delildir ve iletişim kayıtları ile şirketin kamu görevlisi ihtiyaç kredisini ödemeleri arasında bağlantı olup olmadığının araştırılması ve fesat izlenimi verecek araştırmaların yapılması gerekir.
Edimin ifasına fesat karıştırma suçu; özgü suç niteliğinde olan ve TCK'nın 236/2-d maddesi uyarınca ihale sürecinde görev alan kamu görevlisi tarafından işlenebilen bir suç olup, iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri dikkate alınmalıdır.
Feshedilen sözleşmelerde ifaya ekli cezai şart talep edilemez; ancak, ceza talep edilebilir. İhtar süresi beklenilmek şartıyla, ihtar süresi kadar ceza talep edilebilir. Feshedilen sözleşmelerde ceza ihtar süresi ile sınırlıdır.
4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 11. maddesinde geçici teminatın irat kaydedilebilmesi için ihaleye teklif veren kişinin ihalelere girmekten men edildiğine ilişkin karar verilmiş olması gerektiği açıklanmıştır. Bu durumda sadece iddianamenin düzenlenmiş olması kanunda tanımlanan yasaklanmış olma koşulunu sağlayamayacağından davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru olmamış hükümün bozulması gerekmiştir.
Kural olarak borçlunun direnimi için, borcun muaccel olması yeterli değildir. Borcun muaccel olmasına karşın sözleşmede borcun yerine getirileceği gün belli değilse ayrıca alacaklının ihtarı gerekir. Sözleşme hükümlerine göre borcun yerine getirileceği gün kesin olarak belirlenmiş ya da saptanan bir sürede yerine getirilmesi kararlaştırılmışsa ihtara gerek olmadan direnim durumu gerçekleşir.
İhale ve mal teslim işlemlerinin gecikmesi hizmetin aksamasına, gecikmesine ve dolayısıyla kamunun bundan zarar görmesine neden olur. Bu yüzden bu tür sözleşmelerdeki ceza koşulu nitelendirilirken, idarelerin açıklanan özelliği gözden uzak tutulmamalıdır. İhtar süresi beklenilmişse ceza talebi mümkündür.