Eser sözleşmesinden kaynaklı açılan davalarda; alacak bedelleri şu şekilde tespit edilir. Sözleşme kapsamında kalan iş bedelini sözleşme hükümlerince belirlemek, sözleşme dışı imalat var yapıldığı tarihteki piyasa fiyatlarıyla ve piyasa fiyatına KDV dahil olduğundan ayrıca KDV ilave etmeden hesaplatmak, fiyat farklarından varsa davacı alacağını bulmak ve davalının toplam ödeme tutarı belirlenerek mahsupla sonucuna göre hüküm kurmaktan ibarettir.
İmza edilen yazılı eser sözleşmesi, taraflarca değiştirilebilir. KDV dahil olduğu belirlenen birim fiyatlar taraflarca KDV hariç olarak belirlenebilir ve buna göre ödemelerin KDV ilave edilerek hesaplanması gerekmektedir. Kesilen faturalarda yer alan tutarlar sözleşmeyi değiştirici nitelikte değil, avans mahiyetinde ödemeler olup, buna dayalı hüküm kurulması doğru değildir.
Yapım işlerinde yüklenicinin işi bıraktığı veya sözleşmenin feshedildiği davalı tarafça kanıtlanamadığına göre kural olarak işlerin yüklenici tarafından yapıldığı kabul edilmelidir. Götürü bedel yapım işlerinde iş bedeli fizikî oran yöntemi kullanılarak tespit edilir.
Eserin reddedilemeyecek şekilde teslime hazır olması halinde, onay verilmemesi objektif hukuk kurallarına uygun değildir. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağı için, onay vermeyenin kötü niyetli olduğu ispat edilirse alacak kesinleşir.
Yazılı yapılması zorunlu olmayan hallerde, eser sözleşmeleri sözlü şekilde de kurulabilir. Bu gibi hallerde, fatura, tanıklar ve diğer deliller çerçevesinde işin yapılıp yapılmadığının incelenmesi gerekir.
Eserin iş sahibi tarafından kabule icbar edilemeyecek derecede kusurlu olduğu anlaşıldığından davacı bu iş için yükleniciye ödediği bedelin iadesini talep edebilir.
Yazılı sözleşmenin olmadığı hallerde, taraflar arasındaki uyuşmazlık vekaletsiz iş görme hükümlerine göre çözülür. İşin yapıldığı tarihteki piyasa rayiçleri üzerinden işin bedeli bulunmalıdır.
Delil sözleşmesine (YİGŞ) uygun bir şekilde hakediş raporlarına itiraz edilmediği ve bu nedenle yüklenicinin hakediş raporlarının içeriğini olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Diş tedavisinde, hasta ile doktoru arasındaki hukukî ilişki vekâlet sözleşmesi; diş protezinde ise eser sözleşmesidir.Diş tedavisinde, doktorun yükümlülüğü, tıp dünyasında kabul edilen yöntemi uygulayarak, hastasını tedavi etmektir. Dolayısıyla, vekâlet sözleşmesinde, sonucun taahhüdü yoktur. Başka bir anlatımla tüm tedaviye rağmen hasta iyileşmese dahi, doktor yükümlülüğünü yerine getirmiş olur ve ücrete hak kazanır.Oysa, eser sözleşmesinde, doktor ( yüklenici ) belli bir sonucu ( eser ) taahhüt etmektedir. Hastanın kullanabileceği amaca uygun bir protez gerçekleşirse yüklenici sayılan doktor, borcunu ifa etmiş sayılır ve ücrete hak kazanır. Protez işinin yapımına engel bir durum varsa öncelikle doktorun bu durumu hastasına bildirmesi ve hastanın kabulü hâlinde de önce diş eti tedavisi yapması gerekir. Doktor, ancak bu bildirimden sonra sorumluluktan kurtulur.
Eser sözleşmesinden kaynaklı açılan davalarda; alacak bedelleri şu şekilde tespit edilir. Sözleşme kapsamında kalan iş bedelini sözleşme hükümlerince belirlemek, sözleşme dışı imalat var yapıldığı tarihteki piyasa fiyatlarıyla ve piyasa fiyatına KDV dahil olduğundan ayrıca KDV ilave etmeden hesaplatmak, fiyat farklarından varsa davacı alacağını bulmak ve davalının toplam ödeme tutarı belirlenerek mahsupla sonucuna göre hüküm kurmaktan ibarettir.
İmza edilen yazılı eser sözleşmesi, taraflarca değiştirilebilir. KDV dahil olduğu belirlenen birim fiyatlar taraflarca KDV hariç olarak belirlenebilir ve buna göre ödemelerin KDV ilave edilerek hesaplanması gerekmektedir. Kesilen faturalarda yer alan tutarlar sözleşmeyi değiştirici nitelikte değil, avans mahiyetinde ödemeler olup, buna dayalı hüküm kurulması doğru değildir.
Yapım işlerinde yüklenicinin işi bıraktığı veya sözleşmenin feshedildiği davalı tarafça kanıtlanamadığına göre kural olarak işlerin yüklenici tarafından yapıldığı kabul edilmelidir. Götürü bedel yapım işlerinde iş bedeli fizikî oran yöntemi kullanılarak tespit edilir.
Eserin reddedilemeyecek şekilde teslime hazır olması halinde, onay verilmemesi objektif hukuk kurallarına uygun değildir. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağı için, onay vermeyenin kötü niyetli olduğu ispat edilirse alacak kesinleşir.
Eser sözleşmelerinde işin yapıldığını ispat külfeti yükleniciye bedelin ödendiğinin ispat külfeti ise işi yapana aittir.
Yazılı yapılması zorunlu olmayan hallerde, eser sözleşmeleri sözlü şekilde de kurulabilir. Bu gibi hallerde, fatura, tanıklar ve diğer deliller çerçevesinde işin yapılıp yapılmadığının incelenmesi gerekir.
Eserin iş sahibi tarafından kabule icbar edilemeyecek derecede kusurlu olduğu anlaşıldığından davacı bu iş için yükleniciye ödediği bedelin iadesini talep edebilir.
Yazılı sözleşme olmayan hallerde, işin bedeli mahalli rayiçlere göre, ancak, işin yapıldığı yıl rayiçlerine göre tespit edilir.
Yazılı sözleşmenin olmadığı hallerde, taraflar arasındaki uyuşmazlık vekaletsiz iş görme hükümlerine göre çözülür. İşin yapıldığı tarihteki piyasa rayiçleri üzerinden işin bedeli bulunmalıdır.
Delil sözleşmesine (YİGŞ) uygun bir şekilde hakediş raporlarına itiraz edilmediği ve bu nedenle yüklenicinin hakediş raporlarının içeriğini olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Diş tedavisinde, hasta ile doktoru arasındaki hukukî ilişki vekâlet sözleşmesi; diş protezinde ise eser sözleşmesidir.Diş tedavisinde, doktorun yükümlülüğü, tıp dünyasında kabul edilen yöntemi uygulayarak, hastasını tedavi etmektir. Dolayısıyla, vekâlet sözleşmesinde, sonucun taahhüdü yoktur. Başka bir anlatımla tüm tedaviye rağmen hasta iyileşmese dahi, doktor yükümlülüğünü yerine getirmiş olur ve ücrete hak kazanır.Oysa, eser sözleşmesinde, doktor ( yüklenici ) belli bir sonucu ( eser ) taahhüt etmektedir. Hastanın kullanabileceği amaca uygun bir protez gerçekleşirse yüklenici sayılan doktor, borcunu ifa etmiş sayılır ve ücrete hak kazanır. Protez işinin yapımına engel bir durum varsa öncelikle doktorun bu durumu hastasına bildirmesi ve hastanın kabulü hâlinde de önce diş eti tedavisi yapması gerekir. Doktor, ancak bu bildirimden sonra sorumluluktan kurtulur.