Yazılı Sözleşmesi Olmayan, Sözlü veya İhalesiz Yaptırılan Hizmetlerde Ödeme
Hizmet Alımları Diğer Mevzuat Analizleri Mali Hakem - Editör 05.04.2016 5619Özeti :
Kanuna aykırı olarak, ihalesiz veya sözlü olarak yaptırılan hizmet alımlarının bedellerinin vekaletsiz iş görme hükümlerine göre ödenmesi gerekir. Bu noktada hiç ödenmemesi söz konusu olmadığı gibi yükleniciye kar ödenmesi de söz konusu değildir.
Burada önemli olan, yazılı sözleşme zorunluluğu bulunan hizmet alım ihaleleri içindir. Yazılı sözleşme zorunluluğu olmayan doğrudan teminlerde, sözlü sözleşme hükümlerine veya sözleşmenin kurulduğu an dikkate alınmak suretiyle neticeye varılacaktır.
Yazılı sözleşmenin olmaması, usul açısından aykırılıktır ve bu aykırılığın hem idare hem de yüklenici tarafından bilinmesi gerekir. Yüklenicinin bu işlerde yazılı sözleşme yapılacağını bilmediğini ileri sürmesi basiretli bir tacir olmadığını gösterir ki, bu gerekçe kabul edilemez.
Bu gibi hallerde –yazılı sözleşme olmaması, iş artış oranının üzerinde iş yapılması, sözleşme dışı iş yapılması- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 526 – 531 inci maddeleri çerçevesinde vekaletsiz iş görme hükümlerine göre hareket edilecektir.
“Değere göre bedel
MADDE 481- Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.”
Konuyla ilgili olarak aşağıda yer verilen emsal Yargıtay kararları da konuya ışık tutmaktadır.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 13.12.2004 tarih ve 2004/1773 E.N., 2004/6442 K.N. sayılı kararına göre;
“Taraflar arasında yazılı bir sözleşme yoktur. Davalı iş sahibi faturanın kendisine tebliğ edilmediğini ileri sürerek alacağın tamamını inkâr etmiştir. Bu durumda taraflar arasında işin yapımı ve bedeli konusunda yazılı bir sözleşme ve mutabakat olmadığına göre yapılan iş bedelinin BK. 366. maddesi uyarınca yapıldığı tarihteki mahalli rayice göre saptanması gerekir. Yerel mahkemece dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, mahallinde yapılan işler görülmeden, iş bedeli tesbit edilmiştir.
Oysa mahkemece yapılacak iş bilirkişi aracılığı ile mahallinde keşif yapılarak, davacının yaptığı işleri tesbit etmek, yapılan iş bedelini az yukarıda açıklanan şekilde BK. 366. maddesi uyarınca saptamak ve sonucuna uygun karar vermekten İbaret olmalıdır. Mahkemece bu şekilde araştırma yapılmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.”
Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 12.11.2003 tarih ve 2003/2358 E.N., 2003/5404 K.N. sayılı kararına göre;
“Dosya kapsamıyla onarım için aracın davacıya 1998 yılında verildiği sabittir. Yanların eser bedelini kararlaştırdıkları yazılı sözleşmeleri bulunmadığından eser bedelinin BK.nun 366. maddesi hükmünce işin yapıldığı yıl mahalli rayiçlerine göre ( 1998 yılı fiyatlarıyla ) hesaplanması gerekir. Bedeli 2001 yılı fiyatları ile bulan ve bunu benimseyen mahkeme uygulaması bu nedenle doğru değildir. Bundan ayrı, davalı iş sahibi davacı tarafından usulen teslimde alacaklı temerrüdüne düşürülmediği halde temerrüt varmışçasına davacı yararına yediemin ücreti adı altında ücret takdiri ve hüküm altına alınması da doğru olmadığından karar bozulmalıdır.”