Vazife Malullüğü ile İş Kazasının Bildirimi (Mali Hukuk Sayı: 164, Mart_Nisan 2013)

Sosyal Güvenlik - Personel İş Mevzuatı
VAZİFE MALULLÜĞÜ İLE İŞ KAZASININ BİLDİRİMİ (MALİ HUKUK SAYI: 164, MART_NİSAN 2013)
Özeti :

Bu analizde memurlar ile diğer çalışanların iş kazası veya vazife malullüğüne sebep olayın bildiriminden ve zamanında bildirilmemesinde kişilerin ve özellikle kamu kurumlarının uygulayıcılarının maruz kalacakları durumlardan bahsedilecektir.

  İhale ve mali konularda DANIŞMANLIK ve EĞİTİM talepleriniz için iletişime geçmek üzere lütfen TIKLAYINIZ

VAZİFE MALULLÜĞÜ İLE İŞ KAZASININ BİLDİRİMİ (MALİ HUKUK SAYI: 164, MART_NİSAN 2013)

 

1- GİRİŞ

Çalışanların görevlerini yerine getirirken veya görevleri haricinde bir olaydan dolayı genel olarak iş yapamayacak duruma gelmeleri halinde taraflarına gerekli şartları haiz olmaları şartıyla aylık ve/veya sürekli iş göremezlik ödeneği bağlanmaktadır. Özellikle işyerinde veya işyeri mahiyetinde sayılan yerlerde çalışanların bir iş kazasına uğraması halinde memurlar için vazife malullüğüne sebep olan olay olarak adlandırılan olayın yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve kolluk kuvvetlerine veya mevzuatına göre yetkili yere bildirilmesi gerekmektedir.

Vazife malullüğünün süresinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmemesinde kamu kurumlarının idari para cezasına maruz kalmaları gündeme geleceğinden bu hususa titizlik göstermelerini gerektirmektedir.

2- VAZİFE MALULLÜĞÜ

Emekli Sandığı uygulamasında memurun maluliyetinin görevi nedeniyle meydana gelmiş olması halinde hakkında vazife malullüğü hükümleri uygulanmaktadır. Bu kapsamda vazife malullüğünün tespitinde ortaya çıkan malullük ile yapılan görev arasında direkt bir illiyet bağının bulunması şartı aranmaktadır.

Ancak, 5510 sayılı Kanun ile 5434 sayılı Kanundan farklı ve 5434 sayılı Kanunda belirtilen durumlara da ek olarak kamu görevlilerinin idarelerince sağlanan bir taşıtla işe gelişi ve işten dönüşleri sırasında veya işyerinde meydana gelen kazadan doğmuş malullükler nedeniyle de vazife malûlü olarak kabul edilmeleri ile vazife malullüğü aylığına hak kazanmaları imkanı sağlanmıştır.

Emekli Sandığı iştirakçiliği bulunan memurların 5434 sayılı Kanunun 45 inci maddesinde sayılan;

  • Vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden,
  • Vazifeleri dışında kurumlarının verdiği herhangi bir kuruma ait başka işleri yaparken, bu işlerden,
  • Kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken o işten (Maksadın ilgili kurumlarca kabul edilmesi şartıyla),
  • Fabrika, atölye ve benzeri iş yerlerinde, işe başlamadan evvel, iş sırasında veya işi bitirdikten sonra, o iş yerinde husule gelen ve yine o iş yerinin mahiyetinden veya çalışma konusundan ileri gelen kazadan,

Meydana gelmiş hastalık veya sakatlık dolayısıyla görevlerini yapamayacak derecede rahatsızlanmaları yani malul hale gelmeleri halinde haklarında 5434 sayılı Kanunun vazife malullüğü ile ilgili hükümlerin uygulanmaktaydı.

Ancak 5510 sayılı Kanunun Geçici 4 ncü maddesinin üçüncü fıkrasının “5434 sayılı Kanuna göre iştirakçi olup bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak çalışmaya başlayanlardan vazife malûllüğü kapsamına girenler hakkında, bu Kanunun 47 nci maddesinin birinci fıkrasına göre işlem yapılır.” Hükmü nedeniyle 5434 sayılı Kanuna göre Emekli Sandığı iştirakçiliği bulunması nedeniyle 4/1-c sigortalısı sayılan memurların vazife malullüklerinin tespitinde 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesinin birinci fıkrası dikkate alınacaktır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Vazife Malûllüğü” başlıklı 47 nci maddesinin birinci fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olanlar için aşağıdaki hallerde vazife malûllüğü hükümleri uygulanır. 25 inci maddede belirtilen malûllük; sigortalıların vazifelerini yaptıkları sırada veya vazifeleri dışında idarelerince görevlendirildikleri herhangi bir kamu idaresine ait başka işleri yaparken bu işlerden veya kurumlarının menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken ya da idarelerince sağlanan bir taşıtla işe gelişi ve işten dönüşü sırasında veya işyerinde meydana gelen kazadan doğmuş olursa, buna vazife malûllüğü ve bunlara uğrayanlara da vazife malûlü denir.” İkinci fıkrasında ise; “Vazife malûllükleri;

  1. Keyif verici içki ve her çeşit maddeler kullanmaktan,
  2. Kanun, tüzük ve emir dışında hareket etmiş olmaktan,
  3. Yasak fiilleri yapmaktan,
  4. İntihara teşebbüsten,
  5. Her ne suretle olursa olsun kendisine veya başkalarına menfaat sağlama veya zarar verme amacından,

Doğmuş olursa bunlara uğrayanlar hakkında vazife malûllüğü hükümleri uygulanmaz.” Denilmek suretiyle konu hüküm altına alınmıştır. 5510 sayılı Kanunda vazife malullüğünün kapsamını genişletici nitelikteki bu hükümler nedeniyle memurun maluliyeti;

  • İdarelerince sağlanan bir taşıtla işe gelişi ve işten dönüşleri sırasında,
  • İşyerinde meydana gelen kazadan,

Doğmuş olursa vazife malulü olarak kabul edilmelerine imkan tanınarak 5434 sayılı Kanun ile vazife malullüğü olarak kabul edilmeyen malullük durumlarında da vazife malullüğü aylığına hak kazanmak mümkün hale getirilmiştir. Burada işyerinde meydana gelen kazadan dolayı malul kabul edilmek (yapılan görev ile ortaya çıkan maluliyet arasındaki illiyet bağının ortadan kaldırılarak) görevle bağlantısı olmamakla birlikte işyerinde meydana gelen bir kaza ile ortaya çıkan malullük arasında bir neden-sonuç ilişkisi vazife malullüğü ile ilgili haklardan yararlanmak için yeterli sebep kabul edilmiştir. Bu şekilde hak kazandırıcı yeni düzenlemeden yukarıda bahsedilen 5510 sayılı Kanunun Geçici 4 ncü maddesinin üçüncü fıkrası nedeniyle 2008 yılı Ekim ayı başından sonra malul hale gelen Ekim 2008 öncesi Emekli Sandığı iştirakçiliği olduğu için 4/1-c sigortalısı sayılan kamu görevlileri de yararlanabileceklerdir[1].

Sonuçta memurların görevleri sırasında veya görevleri dışında kurumlarınca görevlendirildikleri herhangi bir kamu kurumuna ait başka işleri yaparken bu işlerden veya kurumlarının menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken ya da kurumlarınca sağlanan bir taşıtla işe gelişi ve işten dönüşü sırasında veya işyerinde meydana gelen kazadan doğmuş olursa, buna vazife malûllüğü ve bunlara uğrayanlara da vazife malûlü denilmektedir. Ayrıca hastalıkları personel kanunlarında belirlenen sürelerden fazla devam etmesi halinde, hastalıklarının mahiyetlerine ve doğuş sebeplerine göre de değerlendirme yapılarak şayet hastalıklarının meydana gelmesi görevleri ile ilgili ise ve bu durum da Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulu tarafından da kabul edilirse bunlara da vazife malulü denilmektedir.

3- VAZİFE MALULLÜĞÜNE YOL AÇAN OLAYIN BİLDİRİMİ

Vazife malullüğüne sebep olan olayın bildirimine 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer verilmiştir. Bu düzenleme uyarınca kamu kurumları vazife malûllüğüne sebep olan olayı, olayın olduğu yer yetkili kolluk kuvvetlerine veya kendi mevzuatına göre yetkili mercilere derhal, Sosyal Güvenlik Kurumuna da en geç onbeş iş günü içinde bildirmekle yükümlüdür. Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirim, aynı süre içerisinde sigortalılar veya hak sahiplerince de yapılabilir. Vazife malûllüğüne sebep olan olaydan kamu kurumlarının yetkili mercilerinin haberdar edilmemiş olması hali dışında; ilgililerin bildirimi, kamu idarelerinin bildirim sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirim süresi;

  1. Vazife malûllüğüne sebep olan olayın meydana geldiği tarihten,
  2. Hastalıklarının sebep ve mahiyetleri dolayısıyla haklarında vazife malûllüğü hükümleri uygulanacaklar için, hastalıklarının tedavisinin imkânsız olduğuna dair düzenlenen kati raporun onay tarihinden,
  3. Esirlik ve gaiplik hallerinde ise, bu hallerin sona erdiği tarihten,

başlamaktadır. Süresi içerisinde bildirimde bulunulan vazife malûllüğü aylıkları, sigortalının ölüm ya da malûliyeti sebebiyle göreviyle ilişiğinin kesildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren bağlanmaktadır.

5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin (g) bendinde ise 47 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlar ile tüzel kişilere, aylık asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu kapsamda da vazife malûllüğüne sebep olan olayı süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmeyen kamu kurumlarına aylık asgari ücret tutarında[2] idari para cezası uygulanacaktır.

4- İŞ KAZASI

İş kazası, 5510 sayılı Kanun’un 13. maddesinin birinci fıkrasında sayılan Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, bu Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay olarak tanımlanmıştır.

5510 sayılı Kanun’un 11. maddesinde, sigortalı sayılanların maddî olan ve olmayan unsurlar ile birlikte işlerini yaptıkları yerler işyeri olarak tanımlanmış ve işyerinde üretilen mal veya verilen hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile araçlar da işyerinden sayılmıştır.

Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen olayların yapılan işle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın iş kazası sayılması gerekmektedir. Bu bakımdan sigortalıların avluda yürürken düşmesi, dinlenme saatinde top oynarken ayağının kırılması, bahçedeki ağaçtan düşmesi, yemek yerken elini kesmesi, dinlenme odasında dinlenirken sobadan zehirlenmesi, işyerinde intihar etmesi, işyeri sınırları içinde bulunan havuzda boğularak ölmesi, ücretli izinli bulunduğu sırada çalıştığı işyerindeki arkadaşlarını ziyaret için geldiğinde kaza geçirmesi, şoför olarak çalışanların işle ilgili kullandıkları araçlarda geçirecekleri kazalar iş kazası olarak kabul edilecektir.

5- İŞ KAZASININ BİLDİRİMİ

Sigortalıların iş kazası geçirmeleri halinde işverenleri tarafından kazanın olduğu yerdeki yetkili kolluk kuvvetlerine derhal, SGK’ya da kazadan sonraki üç işgünü içinde; 5510 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (g) bendinde sayılan Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçilerin iş kazası geçirmesi halinde, işvereni tarafından kazanın olduğu ülkelerdeki yerel kolluk kuvvetlerine derhal, SGK’ya kazadan sonraki üç işgünü içinde; tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalıştırılan sigortalıların ise kendilerince veya işverenlerince kolluk kuvvetlerine derhal, Kurum’a kazadan sonraki üç işgünü içinde bildirilmesi gerekmektedir.

Sigortalıların, işverenin kontrolü dışındaki yerlerde iş kazası geçirmeleri halinde ise, iş kazası ile ilgili bilgi almasına engel olacak durumlarda iş kazasının öğrenildiği tarihten itibaren bildirim süresi üç işgünüdür.

Bildirim süreleri işgünü olarak belirlendiğinden cumartesi, pazar ile ulusal bayram ve genel tatil günleri hesaba katılmayacak, bu günlere rastlayan günleri takip eden günden itibaren üç günün hesabına devam edilecektir[3].

Mücbir sebebe bağlı olarak süresinde bildirim yapamayan işverenler, mücbir sebebi belgelemeleri şartıyla, mücbir sebebin ortadan kalktığı tarihten sonraki üç işgünü içinde SGK’ya iş kazasını bildirecektir.

Kara, Hava, Deniz ve Ulaştırma Araçlarında Çalışanların İş Kazası Bildirimi; 5510 sayılı Kanun’unun 4-1(a) bendi ile 5. maddesinde sayılan ve kara, deniz, hava ulaştırma araçlarında çalışan veya işleriyle ilgili bu araçlarda bulunan sigortalıların bu sırada meydana gelen iş kazası veya meslek hastalığı ile ilgili bildirim, aracın Türkiye’ye döndüğü günü takip eden ilk işgününden itibaren işlemeye başlayacaktır. Dönüş tarihinin tespitinde deniz ulaştırma araçlarının ilk Türk limanına girdiği, hava ulaştırma araçlarının ilk Türk havaalanına indiği, kara ulaştırma araçlarının ise sınır kapılarından Türkiye’ye girdiği tarihin esas alınması gerekmektedir. Ancak, herhangi bir nedenle aracın Türkiye’ye gelememesi halinde sigortalının gümrükten geçiş tarihi esas alınacaktır.

Bağ-Kur(4/b) Kapsamında Çalışanların İş Kazası Bildirimi; 5510 sayılı Kanun’un 4-1(b) bendi kapsamında sayılan sigortalıların iş kazası geçirmeleri halinde, kazanın meydana geldiği tarihten itibaren bir aylık süreyi geçmemek ve geçirilen kazadan dolayı ortaya çıkan rahatsızlığın hekim raporu ile belgelenmesi şartıyla, bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra kendisi tarafından üç işgünü içinde bildirilmesi gerekmektedir.

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin “İş Kazasının Bildirimi ve Bildirim Süresi” başlıklı 35/1-b maddesinde, “Ek-7’de yer alan iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesini vermekle yükümlü olanlar tarafından e-sigorta ile Kurum’a bildirilir veya doğrudan ya da posta yoluyla ilgili üniteye gönderilir” hükmü yer almaktadır.

6- İŞ KAZASININ SÜRESİNDE BİLDİRİLMEMESİ

İş kazalarının, kazanın olduğu yetkili kolluk kuvvetlerine derhal, SGK’ya da üç işgünü içerisinde bildirilmesi gerekmektedir. Şayet söz konusu sürelerde iş kazaları SGK’ya bildirilmezse bu durumda, 5510 sayılı Kanun’un 21. maddesi (2). fıkrasına göre, bildirimin yapıldığı süreye kadar yapılan iş göremezlik ödeneği işverenden tahsil edilmektedir. Burada işverenlerin dikkat etmesi gereken husus üç işgünü içerisinde iş kazasının bildirilmemesi halinde en kısa sürede iş kazasını SGK’ya bildirmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde bildirimin yapıldığı tarihe kadar sigortalıya yapılan geçici iş göremezlik ödeneğini işveren ödemek zorunda kalacaktır.

Örnek-1: (X) işyerinde, sigortalı (A)’nın 01.01.2012 tarihinde iş kazası geçirdiğini ve 3 ay raporlu olduğunu, işverenin de iş kazsı olayını SGK’ya hiç bildirmediğini varsayalım. Bu durumda SGK sigortalıya ödeyeceği 3 aylık geçici iş göremezlik ödeneğini işverenden tahsil edecektir.

Örnek-2: Yukarıda ki örnekte işverenin 15.01.2012 tarihinde iş kazasını SGK’ya bildirdiğini varsayalım, bu durumda SGK sigortalıya ödediği 3 aylık geçici iş göremezlik ödeneğinden sadece 15 günlük ödeneği işverenden tahsil edecektir.

5510 sayılı Kanun’un 21. maddesinin 2. fıkrasında, “Kurum’a bildirilmemesi halinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği, Kurum’ca işverenden tahsil edilir.” hükmü yer aldığından, iş kazasının, kazanın olduğu yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal bildirilmemesinin herhangi bir yaptırımı bulunmamaktadır.

İşyerlerinde meydana gelen kaza olaylarının iş kazası olarak SGK’ya bildirilmesi halinde, yapılan incelemeler sonucu kaza olayının iş kazası olmadığına karar verilirse bu durumda işverenin sorumluluğu 5510 sayılı Kanun’un 13/3 ve 96. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, örneğin, işverenin her hangi bir ölümlü kaza olayını SGK’ya iş kazası olarak bildirdiğini SGK’nın da bu bildirime itibar ettiğini ve hak sahiplerine aylık bağladığını varsayalım. SGK gerekli incelemeler sonrasında söz konusu kazanın iş kazası olmadığına karar verirse, 96. maddeye göre; kaza olayının iş kazası olarak bildirilmesi, işverenin kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hak sahiplerine geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte işverenden tahsil edilecektir. Ancak, uygulama da böyle bir durum çok nadir olmaktadır. Yani, işverenlerin bildirimlerine istinaden SGK işlem tesis etmemekte ve gerekli incelemeler sonrası şayet kaza olaylarının iş kazası olduğuna karar verilirse sigortalılara şartları tutuyorsa sürekli iş göremezlik geliri bağlanmakta ya da sigortalı vefat etmiş ise hak sahiplerine gelir bağlanmaktadır[4].

7- SONUÇ

Çalışanların iş kazası sonrası yapılacak işlemlere 5510 sayılı Kanunda yer verilmişken özellikle memurlar açısından durum biraz farklıdır. Memurların 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 2008 yılı Ekim ayı başından sonra Emekli Sandığı iştirakçiliği bulunanlar(eski memurlar) ve ilk defa 5510 sayılı Kanuna göre 4/1-c sigortalısı olanlar(yeni memurlar) olarak ikiye ayrılmasıyla farklı mevzuatların uygulanması da gündeme gelmiştir. 2008 yılı Ekim ayı başından önce Emekli Sandığı iştirakçiliği bulunanlar hakkında 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edilecek ilk defa 2008 yılı Ekim ayı başından sonra göreve giren memurlar hakkında ise 5510 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır. Bu karmaşa içerisinde idari para cezasının uygulanmasında eski memurlar hakkında 5434 sayılı Kanunda bir idari para cezasının öngörülmemiş olması nedeniyle Emekli Sandığı iştirakçiliği bulunan bir memurun 2008 yılı Ekim ayı başından sonra vazife malulü olması durumunda olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirim zamanında ve zamanında bildirim yapılmamasında idari para cezası uygulanıp uygulanmayacağı konusunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

Vazife maluliyetine yol açan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna zamanında bildirilmemesinde idari para cezası öngörülmüşken iş kazasının zamanında bildirilmemesinde idari para cezası öngörülmemiştir. Kolluk kuvvetlerine zamanında bildirim yapılmamasının ise idari para cezası bulunmamaktadır. Ancak iş kazasının zamanında bildirilmemesinde ise işverenlere idari para cezası öngörülmemiş olmakla birlikte iş kazasının Sosyal Güvenlik Kurumuna zamanında bildirmemenin yaptırımı, bildirim tarihine kadar sigortalıya yapılan geçici iş göremezlik ödeneğinin, hiç bildirilmez ise yapılan tüm geçici iş göremezlik ödeneğinin işverenden tahsil edilmesidir.

 

[1] Akın ŞİMŞEK, “Memurların Vazife Malullüğünde Üç Önemli Ayrıntı”, Güncel Mevzuat, Nisan 2011, Ankara

[2] 01.07.2012-31.12.2012 tarihleri arasında geçerli asgari ücret 940,50 TL’dir.

[3] Mehmet UZUN, “İş Kazalarının Süresi İçerisinde Bildirilmemesinin Yaptırımları”, Yaklaşım, Temmuz 2012, Sayı 235, Ankara

[4] UZUN, a.g.e.