Evsel Atık Tarife Uygulamaları ve Sorunlu Konulara Çözüm Önerileri

Mali Yönetim Belediye Gelirleri
Evsel Atık Tarife Uygulamaları ve Sorunlu Konulara Çözüm Önerileri
Özeti :

Evsel katı atık tarifelerinin belirlenmesinde ortaya çıkan sorunlar ve bu sorunların çözümüne yönelik öneriler makalede ele alınmıştır.

  İhale ve mali konularda DANIŞMANLIK ve EĞİTİM talepleriniz için iletişime geçmek üzere lütfen TIKLAYINIZ

EVSEL ATIK TARİFELERİ UYGULAMASINDA SORUNLU ALANLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ (Mali Hukuk Sayı: 170, Mart-Nisan 2014)

 

GİRİŞ:

Atıksu Altyapı Ve Evsel Katı Atık Bertaraf Tesisleri Tarifelerinin Belirlenmesinde Uyulacak Usul Ve Esaslara İlişkin Yönetmelik 27.10.2010 tarih 27742 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış ve yayımı tarihinde yürürlüğe girmiş bu yönetmeliğe dayanarak Evsel Katı Atık Tarifelerinin Hazırlanmasına Yönelik Kılavuz 2011 yılı Mart ayında yayınlanmıştır. Ancak bu tarifeyi oluşturmak ve uygulamakla görevli neredeyse tüm belediyeler ilk yılda bu tarifeyi oluşturmamış, 2011 yılında da sınırlı sayıda belediye tarife hazırlamıştır. Hazırlanan tarife çeşitli nedenlerle itirazlara konu olmuş, itiraza konu kim tarifeler iptal edilmiştir. İzleyen dönemde itiraz riski yüksek tarifelerin oluşturulması bir yana bir çok belediye tarife bile oluşturmamıştır. İş bununla da kalmamış, tarife oluşturan ve meclislerinin onayından geçiren pek çok belediye oluşturdukları tarifeyi uygulamamıştır. Anladığımız kadarıyla sorun mevzuatı hazırlayan bakanlığa (Bu bakanlık yönetmeliğin ilk çıkarıldığı dönemde Çevre ve Orman Bakanlığı iken daha sonra bazı bakanlıkların kaldırılması ve yeni bakanlıkların kurulması sonrasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığıdır) yansımış olmalı ki, söz konusu yönetmelikte değişiklik yapılmış, değişiklik 15.02.2013 tarih 28560 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Yapılan değişiklikle Yönetmeliğin  “Uyum Süreci” başlıklı geçici 1’inci maddesi  “Atıksu altyapı yönetimleri ve evsel katı atık idareleri bu Yönetmeliğe yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde uyum sağlamakla yükümlüdürler.” Biçiminde iken “26/10/2011 tarihi itibarıyla bu Yönetmeliğe, tarife belirleme, abonelik, sözleşme, teknik alt yapı eksiklikleri de dahil olmak üzere, uyum sağlayamamış olan atıksu altyapı yönetimleri ve evsel katı atık idareleri, 31/12/2014 tarihine kadar bu Yönetmeliğe uyum sağlamakla yükümlüdürler.” Halini almıştır. Yani değişiklikten önce verilen uyum süresi 3 yıldan fazla süreyle 2014 yılının sonuna kadar uzatılmıştır. Yalnızca uyum sürecinin 3 yıldan fazla süre uzatılmasına ilişkin yönetmelik değişikliğinin yapılmış olması bile uygulamanın pek kolay olmadığını göstermeye yeter diye düşünmekteyiz. Ayrıca bu konuda mevzuat hükmü açıkken bu mevzuatı düzenleyen bakanlığın en üst yöneticisinin “Bazı belediyeler bir teklifle bize geldi. 'Biz katı atıkları toplayamıyoruz. Dolayısıyla en azından bu konuda su ile birlikte katı atık ücreti de alınsın' diye bir teklif getirdiler. Bu tamamen belediyenin topladığı ve belediyenin harcadığı bir konudur. Bakanlığa buradan 1 Kuruş para intikal etmemektedir. Bu konu tamamen belediyenin yetkisinde. Yetki belediyede isterse talep eder istemezse almaya da bilir. “ biçimindeki beyanı da deyim yerindeyse işin üstüne tuz biber ekmiştir. Bu nedenle çalışmada uygulamada karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri tartışılacaktır.

 

I. YÖNETMELİKTEN KAYNAKLANAN SORUNLAR:

Yönetmelik tarife oluşturmaya ilişkin çerçeveyi belirlemiş ayrıntıları Kılavuza bırakmıştır. Kılavuz ise birebir uygulama zorunluluğu olmayan adı üstünde yol gösterici bir metindir. Durum böyle iken Yönetmeliğin uygulamaya ilişkin –en azından esaslı noktalarda- tereddüt duyulan konuları açıklığa kavuşturması gerekirdi. Oysa;

-Yönetmeliğin “Muhasebeleştirme Prensipleri” başlıklı 21’inci maddesinde “Atıksu altyapı yönetimleri atıksu hizmetleri için tahsil edilen ücretlerin atıksu hizmetlerinde kullanılmasını, evsel katı atık idareleri evsel katı atık hizmetleri için tahsil edilen ücretlerin evsel katı atık hizmetlerinde kullanılmasını sağlayacak tam maliyet muhasebe sistemi kurmakla yükümlüdürler.” Denilmekte tam maliyet sisteminin nasıl kurulacağına ilişkin herhangi bir açıklık bulunmamaktadır. Elde edilen gelirlerin tutarının belirlenmesi zor olmamakla birlikte gelirlerin giderlerin evsel katı atık hizmetlerine harcanıp harcanmadığını izlemek hiç de o kadar kolay olmayacaktır. Gerçi gerek Yönetmelikte gerekse de Kılavuzda  tarifeye yansıtılacak maliyetin nasıl hesaplanacağını ilişkin düzenleme ve örnekler bulunmaktadır ancak tarife ücretlerinin evsel atık hizmetlerine harcanmasını gösterir ayrı bir muhasebe sistemi bulunmamaktadır. Ayrıca Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliğinde duruma karşılık gelen bir düzenleme bulunmamaktadır.

-Yönetmelikte tarife belirlemeye ilişkin iki yöntem öngörülmektedir: Değişken Esaslı Tarife ve Sabit Tarife. Bu tarifelerin oluşturulabilmesi için de atık miktarının tespiti önem taşımaktadır. Tarife/ücretlendirmeye esas atık miktarının tespitinde kullanılacak yöntemler yönetmeliğin 18/2 maddesinde;

“Evsel katı atık hizmetlerine ait ücretler belirlenirken, atık üreticisinin ürettiği atık miktarı aşağıdaki birimlerden biri veya birkaçı kullanılarak tespit edilebilir:

a) Atık ağırlığı,

b) Konteyner sayısı, konteyner hacmi, konteyner doluluk oranı ve atık toplama sıklığı,

c) Atık toplama aracı sayısı, araç hacmi, araç doluluk oranı ve atık toplama sıklığı,

ç) Atık üreticilerinin hanehalkı büyüklüğü, hastanelerde yatak sayısı, okullarda öğrenci sayısı gibi belirli özelliklerine göre belirlenebilecek sabit atık üretim değerleri” olarak belirtilmiş, detaylı açıklamalar ise yönetmeliğe dayanılarak çıkarılan Kılavuzun 6.5.1. ve 6.5.2. bölümlerinde yapılmıştır. Yönetmeliğin 18/2 maddesinin a,b,c bendlerindeki atık ağırlık hesaplama yöntemleri değişken tarifenin esasını, ç bendindeki atık ağırlık hesaplama yöntemi ise sabit tarifenin esasını oluşturmaktadır. Kılavuzun 6.5.1. bölümünde değişken esaslı tarifenin “…genellikle hususi konteynerleri olan kurum, kuruluşlar, büyük oteller veya uydu kentler gibi yerlerde kolaylıkla uygulanabilecek” bir tarife olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla değişken esaslı tarifenin uygulaması sınırlı bir alanda kullanılabilecektir. Sabit tarife ölçütlerine baktığımızda da özellikle meskenlere ilişkin tarife ölçütünün kişilerin gelir düzeyleri ve tüketim alışkanlıklarını göz önünde bulundurmadığını düşünmekteyiz. Düşük gelir elde eden hane halkının çıkaracağı atık ile yüksek gelir elde eden hane halkının kişi başı ürettiği atık miktarının aynı olması düşünülemez. Üstelik kılavuzda gelir düzeyinin düşüklüğü nedeniyle tarife bedelini karşılayamayacak olanlar için getirilen öneri de ilginçtir: Karşılayamayanların tarife ücretlerini düşürün ancak haftanın her günü yerine haftanın belli günlerinde atık toplayın, denmektedir. Ayrıca kılavuzu hazırlayanlar sanırız atık toplama hizmetinin bir unsuru olan belli yerlere konteyner konmasını bir belediye hizmeti olarak görmemektedirler. Konteyner edinmeyen kurum ve kuruluşların konteyner edinmiş olan kurum ve kuruluşlardan daha yüksek tarife ile tarifelendirmelerini önermektedirler. (Bkz. Kılavuz Sayfa 39)  

-Atık miktarı hesabıyla ilgili mevzuattan kaynaklanan bir diğer sorun da sabit esaslı tarife ölçütlerinden (Bkz. Kılavuz Sayfa 71) yola çıkarak yapılan hesaplamanın mantıklı sonuçlar vermemesidir. Kılavuzda yer verilen bu ölçütlerden yola çıkarak toplanan atık miktarının gruplara dağıtımı sonrasında fiili durumla uyumsuz sonuçların ortaya çıkacağı görülecektir. Örnek vermek gerekirse; sanayi yoğun olmayan bir bölgede meskenlerden kaynaklanan atık miktarının toplanan toplam atık miktarı %70-80 arasında olup işyerlerinden kaynaklanan evsel atık miktarının toplanan toplam atık miktarına oranı %20-30 düzeylerindedir. Ancak kılavuzdaki değerlere göre aynı bölgede hesaplama yapıldığında bu oran %50-60 mesken %40-50 işyeri oranında gerçekleşmektedir. %1’lik bir fark bile işyerleri için önemli olabilecekken bu denli büyük sapmalar işyerlerinin tarifelerinin olağanüstü yükseltebilecektir.

-Yönetmelikte bir diğer belirsizlik de “Özkaynak Getirisi” kavramına ilişkindir. “Özkaynak Getirisi” kavramı yönetmelikte iki yerde geçmektedir. Birinci olarak, Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının l bendinde “Toplam Sistem Maliyeti” tanımının bir unsuru olarak,  ikinci olarak Yönetmeliğin “Toplam Sistem Maliyeti” başlıklı 13’üncü maddesinde yine “Toplam Sistem Maliyeti”nin bir unsuru olarak geçmektedir. Maddenin sözü edilen kısımlarını incelediğimizde özkaynak getirisinin tanımını bulamamaktayız. Özkaynak Getirisinin tanımı Kılavuzun “5.2.5. Özkaynak Getirisi” başlıklı bölümünde açıklamalar yapılmış olup aynen şöyledir:

“Özkaynak getirisi, bir maliyet kalemi olmamakla beraber;

  • (Gelecekteki) Yatırım programlarını uygulamak;
  • Nakit akışını olumsuz etkileyecek beklenmeyen durumları engellemek;
  • Özkaynakların diğer kamusal amaçlar yerine evsel katı atık hizmeti için kullanılmasından

doğan fırsat maliyetini karşılayacak bir fon yaratmak amacıyla toplam sistem maliyetine

eklenmelidir.

Bu açıdan bakıldığında özkaynak getirisi sürdürülebilir işletme için gereklidir.”

Kılavuzdaki bu açıklamalardan özkaynak getirisinin “Yatırım programlarını uygulamak, Nakit akışını olumsuz etkileyecek beklenmeyen durumları engellemek, diğer kamusal amaçlar yerine evsel katı atık hizmeti için kullanılmasından doğan fırsat maliyetini karşılayacak bir fon yaratmak amaçlı” maliyete eklenecek bir unsur olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan özkaynak getirisi olarak maliyete eklenecek tutarın neye dayanarak ekleneceğine ve bu tutarın ne kadar olacağına ilişkin mevzuatta hiçbir açıklama bulunmamaktadır. Yani özkaynak getirisi olarak eklenecek tutarın açıklanmasında yapılacak yatırımların maliyetine ilişkin açıklamalara yer verilmesi, nakit akışındaki olumsuzluğun maliyete dolayısıyla özkaynak getirisi olarak belirlenecek tutara ne kadar ve nasıl yansıyacağına ilişkin belirlenmiş kriterler bulunmamaktadır. Bunun yanında özkaynak getirisi olarak maliyete eklenecek tutarın ne alt sınırı ne de üst sınırı yoktur. Toplam Sistem Maliyetinin unsurlarından birinin tutarının nasıl ve ne kadar belirleneceğine ilişkin herhangi bir açıklama bulunmaması şaşırtıcıdır. Örneğin; bu sınırlamaların olmaması dolayısıyla Özkaynak Getirisi hariç diğer maliyet unsurlarının parasal tutarı toplamı 10.000.000 TL olsun. Bu 10.000.000 TL’ye Özkaynak Getirisi tutarı olarak 1 TL de ekleyebiliriz, çok fazla yatırım yapmayı düşündüğümüzü genel çerçevesiyle belirterek 20.000.000 TL de ekleyebiliriz. Mevzuatta buna engel bir durum yoktur. Kılavuzda oluşturulan örneklerde Diğer maliyet unsurlarının %10’u düzeyindedir.

-Yönetmeliğin 12’nci maddesinde hizmet sözleşmesi yapılma zorunluluğundan söz edilmekte olup ne yönetmelik ekinde ne de kılavuz ve eklerinde sözleşme örneği bulunmamaktadır. Aşağıdaki bölümde sözleşme yapılması konusunda özellikle büyükşehir belediyelerinin tereddütlerinden söz edilmiştir. Sözleşme yapılması konusunda tereddütleri anlamak mümkün değildir. Çünkü geçmişte su tüketimlerini abonelerle sözleşme yapmaksızın faturalandırdıkları için bir takım ihtilaflar yaşamış, daha sonrasında sözleşme yapmak zorunda kalmışlardır. Yönetmelikte evsel atık toplama hizmetinden yararlananlarla sözleşme yapılmasının zorunlu olduğu belirtilmesine karşın bir çok belediye ve su idaresinin sözleşme yapmayı bir külfet olarak görmesinin önüne geçilebilmesi için sözleşme örneğinin yönetmelik ya da kılavuza eklenmesi gerekmektedir.

-Çevre Temizlik Vergisinin toplam sistem maliyetinden nasıl düşüleceği hususunda yönetmelikte açıklık bulunmamaktadır. Şöyle ki; Yönetmeliğin “Toplam Sistem Maliyeti” başlıklı 13’üncü maddesinde “Ücret, 2464 sayılı Kanunun Mükerrer 44 üncü maddesi hükmü gereği alınan çevre temizlik vergisi, aynı Kanunun 87 nci maddesi uyarınca alınacak kanalizasyon harcamalarına katılma payı 2560 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi uyarınca alınan kullanılmış suları uzaklaştırma bedelleri toplam sistem maliyetinden çıkartılarak belirlenir.” Biçiminde yapılan düzenleme ile Kılavuzun 5’inc sayfasında yer alan “Tam maliyet belirlenmesinde mükerrer hesaplama olmaması için; 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun Mükerrer 44 üncü maddesi hükmü gereğince alınan çevre temizlik vergisi toplam sistem maliyetinden çıkartılmalıdır. Verilen aynı hizmet için birden fazla bedel alınamaz.” Biçiminde yapılan açıklamadan “alınan çevre temizlik vergisi” ifadesiyle tahakkuk eden çevre temizlik vergisinin mi tahsil edilen çevre temizlik vergisinin mi kastedildiği anlaşılmamaktadır.

-Bir diğer sorun da tarife hazırlama süreci ne Yönetmelikte ne de Kılavuzda bir takvime bağlanmamış, tarifenin en son hangi tarihe kadar belirlenmesine ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. Bu belirleme bizce zorunludur. Nedenine gelince; bir kez gelir ve gider elde etme süreci ilgili mevzuatlarında takvime bağlanmış bir süreçtir. Bazı gelirler merkezi yönetimce belli tarihe kadar Resmi Gazete’de yayınlanarak tahakkuk ve tahsil edilebilir hale gelmekte, gelir ve giderlerin yapılmasına izin ve yetki veren belediye bütçeleri 5018 Sayılı Yasada öngörülen takvim çerçevesinde hazırlanmakta, görüşülmekte ve kabul edilmektedir. Oysa Evsel Atık Tarifeleri için belirlenmiş böyle bir takvüm yoktur. Bu işin bir yanıdır. Eğer ki mevzuat hazırlayıcılar böyle bir düzenlemeyi yapmayıp idarelere “İstediğiniz zaman hazırlayıp istediğiniz zaman yürürlüğe koyun ve tahsil edin” anlamına gelecek biçimde yetki tanımışlarsa tarifelerin oluşturulmasına esas Sistem Maliyeti hangi yılın verileri esas alınarak hazırlanacaktır? Örneğin 2014 yılı tarife çalışmalarını 2013 yılı içinde başlatıp 2013 yılı sonunda nihayetlendiren bir idarenin esas alacağı veriler 2012 yılı verileri olmak zorundadır. Yani idare 2012 yılı maliyetleri toplamını 2014 yılı tarifesine dönüştürecektir. Bir diğer durumsa; 2014 yılı tarife çalışmalarını 2014 yılı içerisinde başlatıp 2014 yılı içinde sonuçlandıran idarenin durumudur. Çünkü yönetmelikte tarife bedellerinin su faturaları ile birlikte tahsil edileceği belirtilmekte ancak kaç taksitte tahsil edileceği belirtilmemektedir. Biz iyi niyetle Ocak 2014 su faturasının 2014 yılı Şubat ayında tahakkuk ettiğinden yola çıkarak tarife hazırlama çalışmalarının bu süre içerisinde başlatılıp sonuçlandırıldığını varsayalım. Bu durumda tarife oluşturulmasına esas Sistem Maliyeti hesabı 2013 verilerinden yararlanılarak yapılacaktır. Tarife oluşturmaya yetkili bir idarenin izleyen iki yılda örneğini verdiğimiz iki yöntemi uygulamasının önünde yasal bir engel bulunmadığını ancak bunun tutarlı ve adil bir uygulama olmayacağını düşünmekteyiz. Bu nedenle de Yönetmelikte yer alan bu açıklığın giderilmesi gerektiği düşüncesindeyiz.    

 

II. UYGULAMAYI YAPACAK İDARELERDEN KAYNAKLANAN SORUNLAR

Uygulama güçlükleri yalnızca mevzuattan kaynaklanmamaktadır. Uygulamayı yapmakla yükümlü idarelerin bu sorumluluğu politik, yeni iş yükü çıkarması, veri toplama konusundaki yeterli çalışma yapmamaları vb. nedenlerle yerine getirmemeleri/getirememeleri de bir başka sorun grubunu oluşturmaktadır. Bunlar gözlenen uygulamalar, yaşanan tartışmalar çerçevesinde bu bölümde belirtilecektir.

-Dikkati çeken sorunlardan bir tanesi Yönetmeliğin ”Hizmet Sözleşmesi” başlıklı 12’nci maddesinde “(1) Her bir abone için toplam sistem maliyeti o aboneye verilen veya verilecek hizmete göre hesaplanır. Atıksu altyapı yönetimleri ve/veya evsel katı atık idareleri hizmetten yararlanan ve/veya yararlanacak her abone karşılıklı sözleşme yapmakla yükümlüdürler.(2) Sözleşme, abonenin ve/veya atık üreticisinin hangi hizmetlerden yararlandığını ve hangi tarife türü üzerinden ücretlendirileceğini tanımlar.” Hükmü, “Faturalandırma” başlıklı 22’nci maddesinde “Atıksu ve evsel katı atık hizmetlerine ait ücretlendirme yapılan hizmetin karşılığı olarak müstakilen, düzenli aralıklarla su faturaları üzerinden yapılır.”  yer almakta olduğu halde bir büyükşehir belediyesi su idaresi konuyu Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ilçe belediyelerinden gelen tarife raporları ve eklerinde “hizmet sözleşmesi” ve/veya “abone listesi” bulunmadığından bahisle aktararak, sözleşme yapmadan tarife tutarlarını tahsil edip edemeyeceği konusunda görüş talebinde bulunmasıdır. Aslında konu yönetmelikte tereddüte veya görüş istemine yer bırakmayacak kadar açık bir şekilde hükme bağlanmıştır. Böyle olduğu halde Çevre ve Şehircilik Bakanlığından bu yönde görüş talebinde bulunulması bizce pek anlamlı görünmemektedir. Yazı içeriğinden asıl güçlüğün ilçe belediyelerinden gelen tarife listeleri ekine abone listelerinin konulmaması olduğu anlaşılmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görüş istemine verdiği yanıtta bu sorunun nasıl çözümleneceğinden söz etmemiştir. Aslında görüş isteminde bulunan su idaresi abone listeleri ve içermesi gereken bilgiler konusunda ilçe belediyelerinin yapması gerekenleri belirtmiş, bir anlamda çözüm önerisini çözüm istediği mercie iletmiştir. Su idaresinin yazısında ilçe belediyelerince “Hizmet Sözleşmesinin yapılmasını müteakip abone yapılan gerçek kişiler için uygulanacak tarife ile abonenin adres, isim ve T.C. Kimlik Numarasının; tüzel kişiler için aboneye uygulanacak tarife ile abonenin adres, unvan ve Vergi Kimlik Numarasının” bildirilmesi ve aynı adreslerde su abonesi bulunması durumunda tahsilatın yapılabileceği de belirtilmiştir. Bu öneriden anlaşıldığı kadarıyla su idaresi tarafından sözleşmelerin ilçe belediyelerince yapılması istenmekte, istenen bilgileri içeren sözleşmelerin ilçe belediyelerince gönderilmesinin ardından sözleşme yapılan gerçek ve tüzel kişilerden su aboneliği olanlardan tahsilat yapılabilecektir. Ancak hem görüş hem öneri içeren bu görüş yazısına Çevre ve Şehircilik Bakanlığının verdiği yanıtta; mevzuat hükmü gereği sözleşme yapılmasının zorunlu olduğu, abonelik sözleşmeleri yapma zorunluluğunun da büyükşehir belediyesine ait olduğu belirtilmiştir. İş bu noktada kalmamış, görüş isteminde bulunan su idaresi görüş istemine Bakanlıkça verilen yanıtı ekleyerek konuyu bağlı bulunduğu büyükşehir belediyesinin ilgili birimine aktarmış, büyükşehir belediyesi de yönetmeliğin bu haliyle uygulanmasının mümkün olmadığını belirten bir yazıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığına aktarmıştır. Büyükşehir Belediyesince Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yazılan yazı ekinde yer alan öneriler şunlardır;

1-Hem yönetmelikte hem de Belediye Gelirleri Kanununda değişiklik yapılarak Çevre Temizlik Vergisi ile Evsel Katı Atık Toplama ve Bertaraf Tarifesi uygulamalarının birlikte değerlendirilmesi; yani konutlara ait Evsel Atık Toplama Ve Bertaraf Tarifesinin Çevre Temizlik Vergisi ile birlikte su idarelerince, işyerlerine ait  Evsel Atık Toplama Ve Bertaraf Tarifesinin Çevre Temizlik Vergisi ile birlikte yetkili belediye –büyükşehir belediye sınırları içinde ilçe belediyelerince- tahsil edilmesi.

2-Ya 2872 sayılı Çevre Kanununda ya da Atıksu Altyapı ve Evsel Atık Bertaraf Tesisleri Tarifelerinin Belirlenmesinde Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelikte yapılacak değişiklikle ilçe belediye sınırları içindeki yerler için belirlenecek ücretin ilçe belediyelerince büyükşehir belediye sınırları içindeki yerlere için belirlenecek ücretin büyükşehir belediyesi su idaresince tahsili ile sözleşme yapma zorunluluğuna ilişkin düzenlemenin mevzuattan çıkarılması şeklindedir.

Yazı içeriğinde “uyum sürecinin 31.12.2014 tarihine ertelenmesi” ibaresinin bulunmasından büyükşehir belediyesince Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yazılan yazının yönetmelik değişikliğinin yapılarak Resmi Gazetede yayımlandığı 15.02.2013 tarihinden sonraki tarihli olduğu anlaşılmaktadır. Buraya kadar anlatılanlardan anlaşılacağı üzere yönetmeliğin yayınlandığı 27.10.2010 tarihinden en azından 2013 yılı şubatına kadar bu tarifenin uygulanmadığı büyükşehir belediyeleri mevcuttur.

-Yönetmeliğin 18/2 maddesinde “Evsel katı atık hizmetlerine ait ücretler belirlenirken, atık üreticisinin ürettiği atık miktarı aşağıdaki birimlerden biri veya birkaçı kullanılarak tespit edilebilir:

a) Atık ağırlığı,

b) Konteyner sayısı, konteyner hacmi, konteyner doluluk oranı ve atık toplama sıklığı,

c) Atık toplama aracı sayısı, araç hacmi, araç doluluk oranı ve atık toplama sıklığı,

ç) Atık üreticilerinin hanehalkı büyüklüğü, hastanelerde yatak sayısı, okullarda öğrenci sayısı gibi belirli özelliklerine göre belirlenebilecek sabit atık üretim değerleri” denilerek, atık tarifesine esas atık üretim miktarı hesaplama ölçütleri belirlenmiştir. Ancak, bilindiği kadarıyla belediyeler bu tür bilgileri toparlayacak herhangi bir altyapı oluşturmamışlardır. Belediyelerin elde ettiği bilgiler hem sistematik değildir hem de atık toplama hizmeti alınan yüklenicilerden elde edilen bilgilerdir. Bu bilgilerin birinci elden idare tarafından toplanıp tarife oluşturmaya yarayacak şekilde sınıflandırılması zorunlu olup bu çalışmalar yapılmadığında tarifeler hem anlamsız hem de adaletsiz olacaktır.

 

III- DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ:

Evsel Atık İdarelerince hazırlanmış tarifelerde gördüğümüz eksikliklerden yola çıkarak aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerektiği düşüncesindeyiz:

- Toplam atık miktarının doğru olarak tespiti için gerekli altyapı oluşturulmalıdır.

- Toplam atık miktarının ne kadarının konutlardan ne kadarının konut dışı yerlerden toplandığının doğru olarak tespiti için gerekli altyapı oluşturulmalıdır.

- Su idaresi su abonesi abonelik verileri ile evsel atık ücreti ödeyecek olanların verilerinin eşleştirilmesi su idaresi tarafından gerek abonelik sözleşmesinin yapılması gerekse de evsel atık ücretlerinin tahakkuk ve tahsilinin yapılması açısından önemlidir. Bu iki abone grubu arasında eşleştirme yapılması için ilgili birimlerin ortak çalışma yürütmesi gerekmektedir. Eşleştirme çalışmasında şahıslar için T.C. Kimlik Numarası, Tüzel Kişilikler için Vergi Kimlik Numarasının esas alınması, adres bilgilerinin eşleştirilmesi vb. çalışmaların yapılması sorunun çözümünü kolaylaştıracaktır.

- Tarife gruplarının oluşturulmasında belediye çevre temizlik verilerinden yararlanılması mümkündür. Mevcut gelir otomasyon programlarında mükellef bilgileri girişi vb. menülere personel sayısı, yatak sayısı, öğrenci sayısı, alan bilgisi verilerinin girilmesine olanak tanıyacak alanların eklenmesi evsel atık tarifesinin oluşturulmasında yararlı olacaktır.

-  Tarife hesabına esas Sistem Maliyeti hesabının her tarife hazırlama yılında ya bir önceki yılın verileri ya da iki önceki yılın verileri esas alınarak hesaplanması yerinde olacaktır. Ancak bir önceki yıl ya da iki önceki yıl verilerinden hangisi ilk tarife hesaplamasında kullanılmışsa izleyen yıllarda da aynı biçimde devam edilmesinin sağlıklı olduğunu düşünmekteyiz.

- Toplam Sistem Maliyetinin unsurlarından biri olan Özkaynak Getirisinin hesabı Kılavuzdaki örnekler esas alınarak diğer maliyet kalemlerinin %10’u olarak belirlenebileceği gibi, gelecekte yapılması planlanan yatırımlar dikkate alınarak bu oranın üzerinde de belirlenebilir. Ancak gelecekte yapılması planlanan yatırımlara ilişkin açıklama ve maiyet verilerine tarife raporunda yer verilmesi vatandaşın bilgilendirilmesi ve tereddütlerin ortaya çıkmaması bakımından yerinde olacaktır.