Disiplin Soruşturması ve Ön İnceleme Pratiği (Mali Hukuk Sayı: 151, Ocak-Şubat 2011)

Sosyal Güvenlik - Personel Personel Mevzuatı
DİSİPLİN SORUŞTURMASI VE ÖN İNCELEME PRATİĞİ (MALİ HUKUK SAYI: 151, OCAK-ŞUBAT 2011)
Özeti :

Soruşturma ve ön inceleme pratiğinde karşılaşılan sorunlardan en önemlilerinden biri olan soruşturma veya ön incelemeyi yapacak kişilerin nitelik ve niceliklerinin ne olması gerektiği konusu üzerinde durulacaktır.

  İhale ve mali konularda DANIŞMANLIK ve EĞİTİM talepleriniz için iletişime geçmek üzere lütfen TIKLAYINIZ

DİSİPLİN SORUŞTURMASI VE ÖN İNCELEME PRATİĞİ (MALİ HUKUK SAYI: 151, OCAK-ŞUBAT 2011)

(Soruşturmacı ve Ön İnceleme Görevlilerinin Nitelikleri)

 

Osman KOÇAŞ           Kahramanmaraş Defterdarı

Hatice ŞAHİN TOPALOĞLU Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni

 

I. GİRİŞ

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinde memur ve diğer kamu görevlileri; Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yürütenler olarak tanımlanırken, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinde ise kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceği ifade edilerek, memurun tanımı; mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler olarak tanımlanmıştır.

Diğer taraftan mülga 765 Sayılı Türk Ceza Kanununda Devlet idaresi aleyhine işlenen cürümler ve bu cürümlerin failleri açıklanırken, bu suçların muhataplarının Devlet Memurları ile özel yasalarındaki hükümler gereği memur gibi sayılan kişiler oldukları belirtilmiş ve bu husus, mülga Ceza Kanununun 211 inci maddesinin 2 nci fıkrasında; "Bu Kanundaki memur tanımı dışında kalsalar dahi, özel kanunlarında belirli hallerde Devlet Memuru sayıldıkları açıklananlar ile bazı yükümlülük ve sorumlulukları bakımından Devlet memurları gibi cezalandırılacakları belirtilenlerin..." şeklinde izah edilerek Ceza Kanunu uygulaması açısından memurun tanımı daha da geniş tutulmuştur.

Yeni Türk Ceza Kanunu metninden “Devlet Memuru” ve “Devlet Malı” şeklindeki tanımlar çıkarılarak, “Kamu Görevlisi” ve “Kamu Hizmeti” gibi yeni tanımlamalar konulmuş, Yasanın 6/c maddesinde; “Kamu görevlisi; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” şeklinde tanımlanarak kamusal hizmetlerin atama veya seçilme yoluyla, sürekli, süreli veya geçici olarak yürüten kişiler, ceza uygulaması açısından kamu görevlisi olarak tanımlanmıştır.

Görüldüğü gibi mevzuatta memur ve kamu görevlisi tanımında bir birliktelik yoktur.

Yine Anayasanın 129 uncu maddesinde; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlü oldukları, memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemeyeceği, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamayacağı, memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılmasının kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlı olduğu Anayasal güvence altına alınmıştır. Kamu görevlilerine Anayasa ve yasalarla tanınan bu yargılama güvencesi çoğu zaman yetkisiz ve bilgisiz kişilerin elinde tam da tersi bir uygulama pratiği ile kamu görevlilerinin aleyhine sonuçlar doğurabilmektedir. Soruşturma ve ön inceleme pratiğinde karşılaşılan sorunlardan en önemlilerinden biri olan soruşturma veya ön incelemeyi yapacak kişilerin nitelik ve niceliklerinin ne olması gerektiği konusu üzerinde durulacaktır.

 

II. KONUNUN İNCELENMESİ

Devletin asli ve sürekli hizmetlerini görmekle görevli Devlet memurları ifa ettikleri bu görevler nedeniyle çeşitli şekillerde isnat ve iftiralara maruz kalabilmekte veya bu isnat ve atılı eylemlerin konusu çoğunlukla da disiplin ve ceza kanunlarında suç teşkil edebilmektedir.

Devlet memurluğunun tanımı konusunda mevzuatta bir birliktelik olmamakla birlikte ortak nokta kamusal hizmet görenler Devlet memuru olarak kabul edilmektedir. Devlet memurları ellerinde bulundurdukları kamusal güç nedeniyle kolayca konusu suç teşkil edebilecek çeşitli fiil ve davranışlarda bulunabilecekleri gibi bulundurdukları veya ifa ettikleri kamusal görevler nedeniyle de haksız yere isnat ve iftiralara maruz kalabilmektedirler. Bu nedenledir ki gerek disiplin hukukunda gerekse de ceza hukukunda kamu görevlilerinin yargılanması bir usul ve esasa bağlanmıştır. Bu usul ve esaslar çerçevesinde kamu görevlileri konusu suç teşkil eden bir fiil ve davranışta bulundukları yönünde çeşitli şekillerde ilgili merciye konunun intikal etmesi ile öncelikle iddia edilen hususlar kamu görevlilerinin idarelerince kendi iç işlemi olarak araştırılır, iddia edilen hususlar gerekçeli bir şekilde tespit edilmesi durumunda adli veya idari mercilerde kovuşturma veya soruşturma başlatılır. Kamu görevlilerinin bu sıfatları bazı zamanlar konusu disiplin ve ceza kanunlarında suç teşkil eden bu fiil ve davranışları işlemeyi kolaylaştırıcı unsur olur iken aynı zamanda da aynı yasalarla cezalandırılmaları açısından artırıcı unsurda olabilmektedir. Bundan dolayıdır ki kamu görevlileri hakkında bulundukları görev itibariyle herhangi bir suç işledikleri konusunda iddiada bulunulması durumunda araştırma ve soruşturmaları ayrı bir usule tabi tutulmuş Anayasa hükmü gereği bazı istisnalar dışında ilgili kamu görevlileri hakkında ceza kovuşturması yapılabilmesi bağlı olduğu idarenin iznine tabi tutulmuştur.

Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirtmek ve izlenecek usulü düzenlemek amacıyla yayınlanan 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun yaklaşık bir asır boyu uygulanan Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkatı yürürlükten kaldırarak kapsamındaki kamu görevlileri hakkında yeni bir yargılama usulü getirmiştir. 02.12.1999 tarihinde yürürlüğe giren Kanun çok az sayıda yapılan değişiklikle halen yürürlüktedir. Kanunun uygulanmasında kurumlarda her ne kadar bir uygulama geleneği oluşmuş ise de gerek ön inceleme yapmakla görevlendirilen kişilerin seçimi ve niteliği gerekse de kurumlardaki iş yoğunluğu nedeniyle çoğunlukla Anayasal hak olarak verilen memurların ve kamu görevlilerinin yargılanmasında ayrı bir usul belirlenerek ceza kovuşturması yapılıp yapılmamasına karar verme yetkisinin ilgilinin bağlı olduğu idareye verilmesinden beklenen maksat oluşmamıştır.

İdarenin tüm işlem ve eylemlerinin yargı denetimine açık olması Anayasal kuralı gereği getirilen tüm disiplin cezalarının da yargı denetimine tabi tutulmasına ilişkin Anayasa’da yapılan değişiklikten sonra da artık disiplin cezalarının da idari yargı mercilerinde itiraza konu olacağı gerçeği karşısında kamu görevlilerinin görevlerinin gereği veya görevleri ile ilgili veya ilgisiz olarak kamu görevliliğinin temsili noktasında bir zafiyet oluşması karşısında yaptırılacak idari veya adli soruşturma ve kovuşturmanın daha da önem kazandığı göz ardı edilemeyecektir. Ne yazık ki çoğu idarelerde idari soruşturmaları yapabilecek nitelik ve nicelikte yeteri kadar personel bulunmaması nedeniyle ilgisiz kişilere yaptırılan disiplin soruşturmaları veya ön incelemeler basit usul hataları nedeniyle yargı mercilerince reddedilmekte, bu durum yargılama sürecini uzamasına sebep olduğu gibi katlanılan emeğin de boşa gitmesi sonucunu doğurmaktadır.

4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun “Ön İnceleme” başlıklı 5 inci maddesinde; “İzin vermeye yetkili merci, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlediğini bizzat veya yukarıdaki maddede yazılı şekilde öğrendiğinde bir ön inceleme başlatır. Cumhuriyet Başsavcılıkları ile izin vermeye yetkili merciler ihbar ve şikâyetler konusunda daha önce sonuçlandırılmış bir ön inceleme olması halinde müracaatı işleme koymazlar. Ancak ihbar veya şikâyet eden kişilerin konu ile ilgili olarak daha önceki ön incelemenin neticesini etkileyecek yeni belge sunması halinde müracaatı işleme koyabilirler. Ön inceleme, izin vermeye yetkili merci tarafından bizzat yapılabileceği gibi, görevlendireceği bir veya birkaç denetim elemanı veya hakkında inceleme yapılanın üstü konumundaki memur ve kamu görevlilerinden biri veya birkaçı eliyle de yaptırılabilir. İnceleme yapacakların, izin vermeye yetkili merciin bulunduğu kamu kurum veya kuruluşunun içerisinden belirlenmesi esastır. İşin özelliğine göre bu merci, anılan incelemenin başka bir kamu kurum veya kuruluşunun elemanlarıyla yaptırılmasını da ilgili kuruluştan isteyebilir. Bu isteğin yerine getirilmesi, ilgili kuruluşun takdirine bağlıdır. Yargı mensupları ile yargı kuruluşlarında çalışanlar ve askerler, başka mercilerin ön incelemelerinde görevlendirilemez.” hükmü gereği aynı Kanunun 3 üncü maddesinde belirtilen ön inceleme izni vermeye yetkililer, ilgili kamu görevlisi hakkında ön inceleme yapar veya yaptırır. Uygulamada genellikle 3 üncü maddede belirtilen yetkililerce ön inceleme bir başkasına yaptırılmaktadır. Tam da burada büyük sorunlar doğmaktadır. Yukarıda bahsedildiği gibi idarelerin elinde gerek ön incelemeyi gerekse de disiplin soruşturmasını usulüne uygun şekilde yapacak gerekli nitelik ve nicelikte personel bulunmamaktadır.

Yasa ön inceleme yapabilecek kişileri oldukça sınırlı tutmuştur. Bunlara bakıldığında;

  1. Ön inceleme izni vermeye yetkili kişiler,
  2. Denetim elemanları,
  3. Hakkında ön inceleme yapılanın üstü konumundaki görevliler,
  4. Kamu görevlilerinden biri veya birkaçı eliyle,

ön inceleme yapılabilmektedir.

Burada üzerinde durulması gereken husus birinci madde hariç diğer maddelerin muğlak ifadeler içerdiğidir. Bunların ayrı ayrı değerlendirilmesinde;

 

Denetim Elemanları

Kurumlar gerek kendi kuruluş kanunları ile gerekse de özel kanunlarla denetim elemanı kadroları oluşturabilmektedirler. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 36 ncı maddesi ile Kanuna tabi kurumlarda çalıştırılan memurların sınıfları aşağıdaki gibidir;

  1. Genel İdare Hizmetleri Sınıfı,
  2. Teknik Hizmetler Sınıfı,
  3. Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı,
  4. Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı,
  5. Avukatlık Hizmetleri Sınıfı,
  6. Din Hizmetleri Sınıfı,
  7. Emniyet Hizmetleri Sınıfı,
  8. Yardımcı Hizmetler Sınıfı,
  9. Mülki İdare Amirliği Hizmetleri Sınıfı,
  10. Milli İstihbarat Hizmetleri Sınıfı.

Görüldüğü gibi on hizmet sınıfı içerisinde denetim elemanlığı gibi bir hizmet sınıfı yoktur. Denetim elemanlığı genel idare hizmetleri sınıfında yer alan bir alt hizmet sınıfıdır. O halde denetim elemanları ifadesinden anlaşılması gereken ilgili yıllara ait Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Kararlar ile 6245 sayılı Harcırah Kanunun 33/b maddesinde tek tek sayılan unvanlardır. Bu unvanlar arasında bile görev ve yetki açısından denetimle ilgi ve alakası olmayarak görevi uzmanlık gibi olanlar da vardır. O halde bu unvanlarda bulunan kişiler 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 5 inci maddesinde belirtilen denetim elemanları kapsamında değerlendirilecek midir ? Bunların net olarak belirlenmesi gerekir.

Taşrada atamaya yetkili amir durumunda bulunan Valiler tarafından 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun ilgili hükümlerine göre Valilerce yapılan görevlendirme neticesinde “Denetleme Kurulları” oluşturulmaktadır. 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 9 uncu maddesine göre Vali, adli ve askeri teşkilat dışında kalan bütün Devlet daire, müessese ve işletmelerini, özel işyerlerini, özel idare, belediye köy idareleriyle bunlara bağlı tekmil müesseselerini denetler, teftiş eder. Bu denetleme ve teftişi, Bakanlık veya genel müdürlük müfettişleriyle veya bu dairelerin amir ve memurlarıyla de yaptırabilir. Ancak illerde Vali adına söz konusu teftiş ve denetimleri yapacak bir birim mevcut değildir. İcra görevini yürüten idareciler vasıtasıyla yaptırılan denetimlerde yetersiz kalmaktadır.

Yukarıda belirtilen gerekçelerle Valiler, Vali adına teftiş ve denetleme yapmak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca Valilik Makamınca verilecek araştırma, soruşturma ve ön inceleme görevlerini yapmak amacıyla Valilik bünyesinde, doğrudan Valilik Makamına bağlı “Denetleme Kurulu” oluşturarak kamu kurumlarında çalışan ve asli görevleri denetim görevi olmayan bazı kamu görevlilerini de oluşturulan bu kurula başkan veya üye olarak atamaktadırlar. Hatta Denetleme Kurulunun yönergesi de hazırlanarak, kurulun çalışma esas ve usulleri de belirlenmektedir.

Kamu görevlileri disiplin soruşturması ve ön inceleme pratiğinde pek de rastlanmayan bu uygulamanın belki de yasal düzenlemesinin de yapılarak taşrada atamaya yetkili amir durumunda ve gerektiğinde disiplin soruşturması açma, ön inceleme yaptırma ve ön incelemeye izin vermeye yetkili durumdaki Valilerin ellerinin güçlendirilmesi gerekir. Zira gerek disiplin soruşturmaları gerekse de ön incelemeler; yetkisiz, niteliksiz, konu ile alakası olmayan kişiler tarafından yapılması neticesinde isabetli kararlar verilememektedir. Kararlara ilgililer tarafından itirazen adli veya idari mercilerde dava açılması durumunda verilen kararlar bozulmakta, idarenin iş yükü artmaktadır. Valilik Makamınca oluşturulan Denetleme Kurulu üyeleri tarafından yapılacak disiplin soruşturmaları veya ön incelemeler de kurul üyelerinin yetkileri açısından adli ve idari yargıda itiraz edilmesi halinde bozulacağı düşünülmektedir. Gerek disiplin hukukunda gerekse de memurların yargılanmasına ilişkin usul ve esasların belirlendiği mevzuatta soruşturma veya ön incelemelerin kimler tarafından yapılacağı belirtildiğinden Valiliklerce kurulan ve asli görevleri ve kadrosu denetim elemanı olmayan kişilerden müteşekkil Denetleme Kurulu üyeleri tarafından yapılacak bir disiplin soruşturması veya ön incelemenin mevzuata uygun olmadığı düşünülmektedir.

 

Hakkında Ön İnceleme Yapılanın Üstü Konumundaki Görevliler

4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun “Ön İnceleme” başlıklı 5 inci maddesinde; İzin vermeye yetkili merci incelemeyi bizzat yapılabileceği gibi, görevlendireceği bir veya birkaç denetim elemanı veya hakkında inceleme yapılanın üstü konumundaki memur ve kamu görevlilerinden biri veya birkaçı eliyle de yaptırılabilir, şeklinde düzenleme yapılmıştır.

Karşılığı gerek disiplin hukukunda gerekse de ceza hukukunda suç olarak belirlenmiş bir fiil veya davranışta bulunan kamu görevlileri hakkında idarelerince yaptırılan disiplin soruşturması veya ön incelemeler aynı kurumda bulunan ve üstü konumundaki memurlar tarafından yaptırılması durumunda pratikte sıkıntı çıkmamaktadır. Ancak çoğu kurumlarda soruşturma veya ön incelemeyi yapacak nicelik veya nitelikte personel bulunmaması nedeniyle işin özelliğine göre inceleme yaptırmaya yetkililerce, incelemenin başka bir kamu kurum veya kuruluşunun elemanlarıyla yaptırılmasını da ilgili kuruluştan isteyebilmektedir. Bu durumda hakkında disiplin soruşturması veya ön inceleme yapılan ile yapan arasındaki hiyerarşik yapı tartışmalı hale gelmektedir. Çünkü her kurumun kendi kuruluş ve özel kanunlarında atama, terfi bakımından farklılıkları olabilmekte, ast üst kıyaslaması yapılamamaktadır. Soruşturma ve ön inceleme pratiğinde birden fazla kişilerce yapılan soruşturma ve ön incelemelerde bir diğer yanlış uygulama soruşturma veya ön inceleme yapanlardan birinin hakkında soruşturma veya ön inceleme yapılanın üstü olması yeterli görülerek işlem tesis edilmesidir. Bu tür uygulamaların yargı mercilerine intikal etmesi durumunda idare aleyhine sonuç çıkabilmektedir. Gerçekte ise soruşturma veya ön inceleme yapanların hepsinin de hakkında soruşturma veya ön inceleme yapılanın üstü konumunda olması gerekir. Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği gibi üst kavramının ayrıntılı olarak düzenlenmesi bu tür olumsuz sonuçların çıkmasına engel olacaktır.

 

Kamu Görevlilerinden Biri Veya Birkaçı

4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun “Ön İnceleme” başlıklı 5 inci maddesinde; İzin vermeye yetkili merci incelemeyi bizzat yapılabileceği gibi, görevlendireceği bir veya birkaç denetim elemanı veya hakkında inceleme yapılanın üstü konumundaki memur ve kamu görevlilerinden biri veya birkaçı eliyle de yaptırılabilir, şeklinde düzenleme yapılmıştır.

Gerek disiplin hukuku gerekse de kamu görevlilerinin yargılama hukukunda ana ilke disiplin soruşturması veya ön inceleme yaptırmakla yetkili veya görevli mercilerce disiplin soruşturması veya ön inceleme bizzat kendileri tarafından yapılabileceği gibi mezkur maddede belirtildiği gibi denetim elemanları veya hakkında disiplin soruşturması veya ön inceleme yapılanın üstü konumundaki memurlarca yaptırılmaktadır. Bu kural genel ilkedir. Yasa koyucu bu genel kuraldan sonra adeta bu genel kuralı yok sayarak aynı disiplin soruşturması veya ön incelemenin herhangi bir kamu görevlilerinden biri veya birkaçı eliyle de yaptırılabileceğini hüküm altına almıştır. Madde hükümleri arasında inceleme hukuku açısından bir çelişki vardır. Maddenin son cümlesi ile ön incelemeler herhangi bir kamu görevlisi tarafından da yapılabilecektir ki böyle bir sonuç çıkarma ve uygulama telafisi daha da güç sonuçların doğmasına sebep olacaktır.

 

III. SONUÇ

Çalışmanın diğer bölümlerinde ayrıntılı olarak açıklandığı gibi, devlet memurları ellerinde bulundurdukları kamusal güç nedeniyle kolayca konusu suç teşkil edebilecek çeşitli fiil ve davranışlarda bulunabilecekleri gibi bulundurdukları veya ifa ettikleri kamusal görevler nedeniyle de haksız yere isnat ve iftiralara da maruz kalabilmektedirler. Bu nedenledir ki gerek disiplin hukukunda gerekse de ceza hukukunda kamu görevlilerinin yargılanması ayrı bir usul ve esasa bağlanmıştır. Bu usul ve esaslar çerçevesinde kamu görevlileri konusu suç teşkil eden bir fiil ve davranışta bulundukları yönünde çeşitli şekillerde ilgili merciye konu intikal etmesi halinde öncelikle iddia edilen hususlar kamu görevlilerinin idarelerince kendi iç işlemi olarak araştırılır, iddia edilen hususlar gerekçeli bir şekilde tespit edilmesi durumunda adli veya idari mercilerde kovuşturma veya soruşturma başlatılır. Kamu görevlilerinin bu sıfatları bazı zamanlar, disiplin ve ceza kanunlarında konusu suç teşkil eden bu fiil ve davranışları işlemeyi kolaylaştırıcı unsur olur iken aynı zamanda da aynı yasalarla cezalandırılmaları açısından artırıcı unsur olabilmektedir. Bundan dolayıdır ki kamu görevlileri hakkında bulundukları görev itibariyle herhangi bir suç işledikleri konusunda iddiada bulunulması durumunda araştırma ve soruşturmaları ayrı bir usule tabi tutulmuştur.

Genel yönetim kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının özellikle taşra teşkilatlarında genel yapılanma itibariyle kadrolarında denetim elemanları bulunmamaktadır. Gerek disiplin hukukunda gerekse de kamu görevlileri yargılama hukukunda genel yetkili ve disiplin soruşturması açılmasına veya açılmamasına, ön inceleme yapılmasına veya yapılmamasına izin vermeye yetkili olan Mülki Amirlere doğrudan bağlı olarak çalışan denetim elamanı kadrosu mevcut değildir. Bu görevler adeta sırayla ve isteksiz kişiler tarafından yapılmaktadır. Soruşturma ve inceleme belli bir mevzuat bilgisi gerektiren en önemlisi de hukuk alt yapısı olan nitelikli kişiler tarafından yapılması gerekmektedir. Eğitimini tamamen tıp üzeri almış bir doktorun ihale komisyon üyeleri hakkında yapacağı bir disiplin soruşturması veya ön incelemenin ne kadar sağlıklı olacağı tartışılmaktadır. Diğer taraftan bu tür görevler kamu görevlileri tarafından angarya olarak görülmektedir. Kamusal hizmetlerin çoğunlukla da yerel kamu görevlileri tarafından da yürütüldüğü düşünüldüğünde bu kişilerce yapılacak bir disiplin soruşturması veya ön incelemenin kişiler üzerinde oluşturacağı olumsuz sosyal etkiler de göz ardı edilmemelidir.

 

IV. ÖNERİLER

Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılmasının kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlı olduğu Anayasal kuralı gereği kamu görevlileri hakkında yapılan disiplin soruşturması veya ön inceleme pratiği, görevlendirme gereği soruşturmayı veya ön incelemeyi yapanlar açısından incelenmiştir.

Anayasal güvencenin tam olarak gerçekleşebilmesi için;

  1. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun disiplin hükümlerini düzenleyen bölümüne disiplin soruşturması yapmakla görevlendirilecek kişilerin özellikleri ve kimler olabileceğini belirleyen hükümlerin konulması gerektiği,
  1. 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun ön inceleme yapmakla görevlendirilecek kişileri düzenleyen 5 inci maddesinin, çalışmanın yukarıdaki bölümlerinde ayrıntılı olarak açıklandığı gibi karışıklıklara veya pratikte tezahür edebilecek yanlış uygulamalara sebep vermeden yeniden düzenlenmesi ve bu düzenleme yapılırken kamu kurum ve kuruluşlarının taşra yapılanmasına da dikkat edilmesi gerektiği,
  2. Gerek disiplin hukukunda gerekse de kamu görevlilerinin yargılanması hukukunda genel yetkili ve disiplin soruşturması açılmasına veya açılmamasına, ön inceleme izni verilmesine veya verilmemesine yetkili olan Mülki İdare Amirlerine, 5442 sayılı Yasanın 9 uncu maddesinin yeniden düzenlenerek; adli ve askeri teşkilat dışında kalan bütün Devlet daire, müessese ve işletmelerin, özel işyerlerinin, özel idare, belediye köy idareleriyle bunlara bağlı tekmil müesseselerin denetlenmesi, teftiş edilmesi, disiplin soruşturması ve ön inceleme yaptırabilmesi için çalışmanın yukarıdaki bölümünde bahsedildiği gibi bir “Denetleme Kurulu” oluşturabilme yetkisinin verilmesi gerektiği,

düşünülmektedir.